2008 yılında meydana gelen olayda genç kadın, nişanlısının ölümünden sorumlu tutuldu. Ancak fiziksel hiçbir delilin bulunamaması nedeniyle suçun ispatı mümkün olmadı. Bunun üzerine yetkililer, Hindistan’da geliştirilen ve “Beyin Elektriksel Salınım İmzası” (BEOS) olarak bilinen bir yöntemi devreye soktu.
Şüphelinin başına elektrotlarla donatılmış özel bir şapka takıldı. Bu yöntem sayesinde beyin dalgaları kaydedilerek, kişinin olayla ilgili detaylara ne ölçüde aşina olduğu gözlemlendi. Uzmanlar, beyin aktivitesinin kişinin geçmişte yaşadığı deneyimlere nasıl tepki verdiğini analiz etti.
Elde edilen sonuçlara göre, kadının beyni olayla ilgili detaylara “aşinalık” sinyalleri gönderdi. Bu veriler, suçluluk duygusunun zihinsel izlerini taşıdığı iddiasıyla mahkemeye sunuldu. Hakim, beyin dalgalarının delil olarak kabul edilmesini kararlaştırarak mahkumiyet kararı verdi.
Bu sıra dışı karar hukuk çevrelerinde büyük yankı uyandırdı. Uzmanlar, bireylerin mahrem zihinsel süreçlerinin yargıya taşınmasının hem etik hem de hukuki açıdan ciddi sonuçlar doğurabileceği görüşünde birleşiyor.
Beyin temelli sorgu yöntemlerinin gelecekte adalet sisteminde nasıl bir rol oynayacağı ise merak konusu.