FRANKESTEIN VARYANTI NEDİR?
COVID-19 pandemisinin etkileri azalmış olsa da virüs mutasyon geçirmeye devam ediyor. Son dönemde bilim dünyasının radarına giren Frankenstein varyantı (XFG), Omicron alt varyantlarının genetik birleşimiyle oluşan hibrit bir COVID-19 türü.
Adını Mary Shelley’nin “Frankenstein” romanındaki “birden fazla parçadan oluşan yaratık” metaforundan alan bu varyant, yüksek bulaşıcılığı ve bağışıklık sisteminden kaçma becerisi nedeniyle dikkatle izleniyor. Uzmanlar, özellikle kış ayları yaklaşırken vaka artışlarının yeniden hızlanabileceği uyarısında bulunuyor.
FRANKESTEIN VARYANTININ BELİRTİLERİ
Frankenstein varyantının belirtileri klasik COVID-19 ve grip enfeksiyonlarına oldukça benziyor. Ancak bazı özgün işaretler ayırt etmeyi kolaylaştırabiliyor:
Şiddetli boğaz ağrısı (yırtılır gibi hissettiren)
Ses kısıklığı veya “hışırtılı ses”
Yüksek ateş
Bel ve sırt ağrıları, kas-eklem ağrısı
Yorgunluk ve halsizlik
İshal ve mide problemleri
Burun akıntısı ve baş ağrısı
Tat ve koku kaybı bu varyantta daha az görülüyor.
HER YENİ VARYANT YENİ BİR DALGA DEMEK
Enfeksiyon hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Esin Şenol, Frankenstein varyantının Türkiye’deki durumunu ve risklerini şöyle anlattı:
“COVID’de tıpkı gripte olduğu gibi sürekli mutasyonlar beklenir. Frankenstein varyantı da iki varyantın birleşimiyle oluşan yeni bir çeşit. Her yeni varyant, yeni bir dalgadan sorumlu oluyor. Haziran başından beri izlediğimiz dalgadan da Frankenstein varyantı sorumlu. Klasik gripal enfeksiyon gibi kırıklık, halsizlik, bel ve sırt ağrıları, yüksek ateş, yırtılır gibi bir boğaz ağrısı, hışırtılı ses ve ishal ile seyrediyor.”
Şenol, grip mevsiminin henüz tam başlamadığını vurgulayarak şu uyarıda bulundu:
“Şu anda grip salgını başlamadı. Bu yüzden tüm bu belirtiler öncelikle COVID gibi düşünülmeli. Test yapılmadan grip mi COVID mi ayırt etmek mümkün değil. Önce COVID testi yapılmalı, negatifse grip testiyle ilerlenmeli.”
TÜRKİYE’DE FRANKESTEIN VARYANTI’NIN YAYILIMI
Prof. Dr. Esin Şenol, Türkiye’de tıpkı Avrupa ve Amerika’da olduğu gibi haziran başından bu yana Frankenstein varyantının neden olduğu bir dalganın izlendiğini belirtti. “Okulların açılmasıyla birlikte bu varyantın etkisi arttı. Türkiye’de bu varyanta özel aşı yok. Omicron grubundan türeyen hiçbir varyanta karşı da aşı Türkiye’ye getirilmedi.”
FRANKESTEIN VARYANTINA KARŞI İLAÇ YA DA AŞI YOK
Frankenstein varyantına karşı özel bir ilaç ya da aşı bulunmuyor. Mevcut COVID-19 aşılarının koruyuculuğu kısmen azalmış olsa da ağır hastalık riskini azaltmada hala önemli bir rol oynuyor. Ancak Prof. Dr. Esin Şenol, Türkiye’de güncel varyantlara uygun aşıların henüz erişilebilir olmadığını ifade ederek şöyle devam etti:
“Aşı, hala en etkili koruyucu yöntem olmasına rağmen elimizde yok. Hastanede yatan veya ayaktan tedavi gören hastalara verilebilecek ilaçlar da Türkiye’de bulunmuyor. Bu nedenle korunmada elimizde kalan en güçlü silah, klasik yöntemler: Maske, el hijyeni ve kalabalıktan kaçınmak.”
UZUN VADELİ RİSK: “HER 8 KİŞİDEN 1’İ UZAMIŞ COVID YAŞIYOR”
Frankenstein varyantının uzun vadeli etkilerine de dikkat çeken Prof. Dr. Şenol, uzamış COVID riskinin toplum sağlığı açısından önemini vurguladı: “Her 8 kişiden biri COVID geçirdikten sonra uzamış COVID tablosuyla karşılaşıyor. Bu tablo; kalp, solunum ve sinir sistemi üzerinde kalıcı etkilere yol açabiliyor. Yorgunluk, odaklanma bozukluğu, ruhsal dalgalanmalar, romatizmal ağrılar gibi belirtilerle seyrediyor.” Şenol, özellikle çocuklarda ve birden fazla kez COVID geçiren kişilerde riskin arttığını belirtti.
YENİ COVID DALGASI KAPIDA MI?
Prof. Dr. Esin Şenol, korunmada bireysel önlemlerin önemini şöyle özetledi:
“İyi uyku, dengeli beslenme, havalandırılmayan ortamlardan kaçınmak ve maske takmak çok önemli. Çünkü hem uzamış COVID’den hem de yaklaşan grip dalgasının kalp ve beyin üzerindeki etkilerinden korunmanın tek yolu güçlü bağışıklık ve aşı. Ama maalesef COVID aşısı şu an Türkiye’de yok.”