Gerçekleştirilen panel, Çocuk ve Gençlik Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Kariyer Geliştirme ve Mezun İzleme Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin iş birliğiyle Cumhuriyet Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Açılış konuşmasını yapan Merkez Müdürü Doç. Dr. Hamza Aktaş, merkezin yıl boyunca çocuk ve gençlerin psikososyal, kültürel ve akademik gelişimlerini destekleyen çalışmalar yürüttüğünü belirtti. Panelin altyapısını oluşturan çalışmanın merkez bünyesinde görev yapan öğrenciler tarafından hazırlandığını söyledi.
“GENÇLERİN EVLİLİK ALGISI DOĞAL OLARAK DÖNÜŞÜYOR”
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç, gençlik, aile ve evlilikte değişen dinamiklerin üniversite gençliğinin bakış açısını anlamak açısından önemli olduğunu ifade etti. Ayrıca, geçmişte ailelerin yönlendirmesiyle oluşan evlilik süreçlerinin bugün bireylerin kendi ilişkileri içinde şekillendiğini belirtti. Ekonomik şartlar, sosyo-kültürel dönüşüm ve dijital çağın bireyselleştirici etkisinin evlilik algısını değiştirdiğini söyledi.
Panelin ilk oturumunda Psikoloji Bölümü öğrencileri Nur Samioğlu ve Ayça Baytan, üniversite gençliğinin evlilik algısını inceleyen akademik anket çalışmalarını paylaştı. Öğrencilere göre evliliği anlamlı kılan değerler arasında saygı, sevgi, güven ve sadakat öne çıkıyor. Gençlerin büyük bölümü evlilikte rollerin cinsiyete dayalı kalıplar yerine eşitlik, uzlaşma ve ortak sorumluluğa dayanması gerektiğini savunuyor. Kültürel farklılıklarda ise hem benzerliklerin iletişimi kolaylaştırdığı hem de farklılıkların doğru iletişimle evliliği zenginleştirebileceği yönünde iki görüş öne çıktı.
DEMOGRAFİK VERİLER DEĞİŞİMİ ORTAYA KOYUYOR
Panelin diğer konuşmacısı Dr. Şevket Ercan Kızılay, Türkiye’de evlilik yapısındaki değişimleri demografik veriler üzerinden değerlendirdi. 2009 sonrası evlenme sayılarında belirgin düşüş yaşandığını, pandemi döneminde bu düşüşün hızlandığını, güncel verilerin ise hâlâ 2008 seviyelerine ulaşmadığını anlattı. Boşanma oranlarının son 20 yılda artarak kalıcı şekilde yüksek seviyelere çıktığını söyledi. Türkiye’nin yüksek doğurganlık döneminden uzaklaştığını, ilk evlenme yaşlarının kesintisiz yükseldiğini ve bunun evlilik davranışlarında yapısal gecikmeye işaret ettiğini vurguladı.
PSİKOLOJİK DAYANIKLILIK VE SORUMLULUK VURGUSU
Son konuşmada Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi ve Öğrenci Dekanı Prof. Dr. Mustafa Koç, evlilik kurumunu psikolojik, kültürel ve gelişimsel süreçler üzerinden değerlendirdi. Aile dinamiklerinin zayıflamasıyla ortaya çıkan olumsuz davranış kalıplarına dikkat çekti. Çocuklarda sevgi, güven ve ilgi eksikliğinin uzun vadede ciddi sosyal ve psikolojik sorunlara yol açtığını söyledi. Sorumluluk bilinci gelişmedikçe bireylerin sorun çözme kapasitelerinin zayıfladığını, bu nedenle birçok evliliğin erken dönemde çatışma yönetimi yetersizliği nedeniyle yıprandığını ifade etti. Koç, evliliğin bir süreç olduğunu belirterek, evlilik kararı alınmadan önce “Evlenmeli miyim?” sorusundan önce “Evliliğe uygun bir birey miyim?” sorusunun sorulması gerektiğini aktardı.