ABD’nin İran’daki nükleer tesislere hava saldırısından bir gün sonra, Türkmenistan Dışişleri Bakanı Raşid Meredov ile ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Christopher Landau arasında kritik bir telefon görüşmesi gerçekleşti. Görüşme, ABD’nin talebiyle yapıldı ve odak noktası Orta Doğu’daki gerginlik ile bölgeye olası insani etkiler oldu.
Türkmenistan Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, görüşmenin “dostane ve yapıcı bir atmosferde” geçtiği belirtildi. Ancak detaylara dair resmi bir bilgi verilmedi. Görüşme, Türkmenistan’ın tarafsızlık politikasına rağmen artan bölgesel tansiyon karşısında diplomatik denge arayışlarını gözler önüne serdi.
Türkmenistan sınırda alarma geçti
İran’a yönelik İsrail saldırılarının ardından, Türkmenistan güvenlik önlemlerini artırdı. “Azatlık” radyosunun Türkmen Servisi’ne konuşan kaynaklara göre, ülke İran’la olan 1100 kilometrelik sınır hattında askeri hazırlık seviyesini yükseltti ve insani yardım önlemlerini devreye aldı.
Ayrıca 16 Haziran’da yapılan açıklamada, Türkmenistan’dan İran’a sınır kapılarından geçen 120 kişinin tahliye edildiği duyuruldu. Bu kişiler arasında Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan vatandaşları da bulunuyordu. Bu durum, ülkenin hem insani hem de güvenlik kaygılarını aynı anda yönetmeye çalıştığını gösteriyor.
Tarafsız ülke ama pasif değil
Türkmenistan, 1995 yılında Birleşmiş Milletler tarafından tanınan daimi tarafsızlık statüsüne sahip. Ancak son gelişmeler, bu tarafsızlık ilkesinin pratikte nasıl uygulandığına dair yeni bir sınav oluşturuyor. 14 Haziran’daki açıklamasında Aşkabat yönetimi, açıkça “kuvvet kullanımına ve savaşçı söylemlere karşı olduğunu” vurgulamıştı.
Bölge uzmanlarına göre Türkmenistan, resmi olarak tarafsız görünse de, jeopolitik pozisyonu nedeniyle krizin tam ortasında yer alıyor. Hem İran’a komşu olması hem de enerji kaynakları, transit yollar ve tarafsızlık imajı açısından stratejik önemi, ülkeyi sessizce ama dikkatli bir diplomatik manevra alanına sokuyor.