Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İstanbul’da yapılacak Ukrayna-Rusya barış görüşmelerine katılmayacağını açıklaması üzerine Ankara’ya gelen Zelenski, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştükten sonra Ukrayna’ya geri döndü. Putin gelirse ben de gelebilirim diyen Ortadoğu gezisindeki Trump ise Putin gelmediği için İstanbul ziyaretinden vazgeçti.
Aslında önceki İstanbul görüşmelerinin devamı da diyebileceğimiz bu yeni tur görüşmelerini Putin’in kendisi bizzat önermişti. Gerek AB liderleri ve gerekse de son dönemde Trump tarafından da artık yüksek sesle “sabrımız taşıyor” açıklaması yöneltilen Putin, Zelenskiy’nin önerdiği 30 günlük ateşkes yerine 15 Mayıs’ta İstanbul’u adres gösterdi.
Tüm dünyanın gözlerinin bir anda çevrildiği İstanbul Rusya-Ukrayna barış görüşmelerine çevrilmişken Başkan Putin’in gelmeyeceğini açıklaması sonrası barış görüşmelerine dair umutlar da azaldı. Zira taraflar arasında derin uçurumların olduğu bu savaşta düşük profilli müzakerecilerle mesafe katedilmeyeceğini her kes biliyor. Ancak dostlar alışverişte görsün mantığı ile görüşmeler de sürüyor.
Önce Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy İstanbul’a geleceğini ve bir tek Putin ile görüşeceğini onun dışında kimse ile masaya oturmayacağını açıkladı. Ama Putin gelmeyeceğim dedikten sonra Zelenskiy rotayı Ankara’ya kırdı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edildi. Putin ve dolayısıyla da ona bağlı olarak Trump gelmeyince Zelenskiy de geri ülkesine döndü.
Liderlerin İstanbul’a gelmeyeceği anlaşıldıktan sonra gözler tarafların müzakere için gönderdiği isimlere çevrildi. Rusya heyeti 15 Mayıs’ta İstanbul’a gelerek muhataplarını beklemeye başladı. Putin’in emriyle İstanbul’a gelen Rus heyeti şu isimlerden oluştu.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yardımcısı Vladimir Medinskiy heyete başkanlık edecek. Medinskiy, 2022'deki görüşmelerde de heyete başkanlık yapmıştı.
Heyette bulunan diğer isimler ise şu şekildedir: Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Galuzin, Rusya Genelkurmay Başkanlığı Askeri İstihbarat Dairesi (GRU) Başkanı İgor Kostyukov ve Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Aleksandr Fomin.
Heyetin uzmanlar listesinde ise Rusya Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Dairesi Başkan Yardımcısı Aleksandr Zorin ve Rusya Devlet Başkanlığı İnsani alanda Devlet Politikası Dairesi Başkan Yardımcısı Yevgeniya Podobreyevskaya'nın yanı sıra Rusya Dışişleri Bakanlığı Bağımsız Devletler Topluluğu Ülkeleri İkinci Daire Müdürü Aleksandr Polişçyuk ile Rusya Savunma Bakanlığı Uluslararası Askeri İşbirliği Ana Müdürlüğü Başkan Yardımcısı Vladimir Şevtsov bulunacak.
Ukrayna Heyetine ise Ukrayna Savunma Bakanı Rüstem Umerov başkanlık edecek.
Ayrıca heyette şu isimler yer alacak: “Ukrayna Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergiy Kyslytsya, Ukrayna Güvenlik Servisi (SBU) Başkan Yardımcısı Oleksandr Poklad, Dış İstihbarat Servisi Başkan Yardımcısı Oleh Luhovskyi, Ukrayna Genelkurmay Başkan Yardımcısı Oleksii Shevchenko, Savunma Bakanlığı Ana İstihbarat Müdürlüğü (GUR) Başkan Yardımcısı Vadym Skibitskyi, Ukrayna Hava Kuvvetleri Komutanlığı Karargahı Başkan Yardımcısı Yevhenii Shynkarev, Ukrayna Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Karargahı Başkan Yardımcısı Oleksandr Dyakov, Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı Merkez Hukuk Dairesi Uluslararası ve Operasyonel Hukuk Dairesi Başkanı Oleksii Malovatskyi, Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı Ana Harekat Müdürlüğünün Kıdemli Subayı Oleksandr Sherikhov, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Başkomutanlığı Destek Birimi Protokol Subayı Heorhii Kuzmychev, Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi Başkanı Danışmanı Oleksandr Bevz.”
Ukrayna heyeti 15 Mayıs’ta İstanbul’a gelmedi, daha doğrusu akşam geç saatlerde ulaşacaklarını belirtti. Bu durumda Rus heyeti acaba beklemeden geri döner mi diye oluşan beklentilere rağmen Ruslar görüşmeler için İstanbul’da olacaklarını açıklayarak barışa yönelik umutların yeşermesine imkan yaratacaklarını açıkladılar.
Ancak tarafların pozisyonlarının birbirlerine olan uzaklığı ve her iki tarafın da müzakere heyetinin asker ağırlıklı ve düşük profilli olması barış umutlarını oldukça zayıflatmıştır. Zaten Trump’ın zorlamasıyla gelinen bu noktada önce AB liderleriyle Zelenskiy 30 günlük ateşkesten dem vurmuş, Putin ise her zamanki gibi kendi belirlemek istediği şartlarda müzakere masasına oturmak istediğini ortaya koyarak İstanbul’u aday göstermiştir. Ancak her iki tarafın da bu aşamada ana amacı barışı yakalamaktan ziyade karşı tarafı “barışa yanaşmayan” taraf ilen etmektir.
Trump Baskısı ve AB’nin Yaptırım Hazırlığı
ABD Başkanı Donald Trump, savaşa son verilmesi konusunda taraflara baskı yapıyor. Putin’in bu görüşmeden kaçınması, Batılı başkentlerde “barışı istemeyen taraf kim?” sorusunun cevabını netleştirebilir. Zelenskiy bu hafta yaptığı açıklamada “Eğer Putin gelmezse ve oyun oynarsa bu, savaşın bitmesini istemediğinin son kanıtıdır” demişti.
Avrupa Birliği, Putin’in müzakereleri sabote etmesi hâlinde Rusya’ya yönelik yeni yaptırımlar uygulamaya hazırlanıyor. 17. yaptırım paketi zaten kabul edildi ve önümüzdeki hafta yürürlüğe girecek. Yeni yaptırımların enerji ve finans sektörlerini hedef alacağı belirtiliyor.
Trump ise bu konuda net bir tavır içerisindedir ve “Ukrayna konusunda hiçbir şey olmaz, Putin’le görüşmeden olmaz” diyerek Putin’in İstanbul’a gelmesinin gerekliliğine vurgu yapmaktadır. Trump son olarak yaptığı açıklamada; “Moskova oyalıyor. Gerekirse yeni yaptırımlar uygularız.” derken, Kremlin ise “Bu tehditler bizi değiştirmez.” yanıtını vermiştir.
Tarafların görüşmesi öncesi İstanbul’a gelerek Rusya ve Ukrayna heyetleriyle görüşen ABD Dışişleri Bakanı Rubio’nun çantasındaki ABD barış planı ise şunları içeriyor: Savaşın mevcut cephe hatlarında dondurulması, Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunun tanınması, Ukrayna’ya güvenlik garantisi verilmesi vs. Ancak, Putin en başından bu teklife sıcak bakmadığını açıklamış durumdadır.
Bu görüşmelerden bir netice çıkar mı?
İstanbul görüşmelerine giden süreçten başlayarak tarafların bu görüşmelerden bir netice çıkarma ve barışı getirme gibi bir hedeflerinin olmadığı görülmektedir. Diğer taraftan hem müzakere heyetinin düşük profilli olması hem de ağırlıklı olarak cephede savaşan “askerlerden ibaret” olması da heyetlerin müzakere kabiliyetini kısıtlamaktadır.
Zaten en başından beri tarafların hedefi “karşı tarafı” zor durumda bırakmak olduğu için de taraflar daha çok tribünlere oynamaktadırlar. O sebeple bizzat Başkan Putin ve Başkan Trump ile Başkan Zelenski ve Başkan Erdoğan’ın katılacağı dörtlü zirve ile barışa bir adım yaklaşılabilir. Bunun için de Trump’ın bizzat insiyatif alması gerekiyor. Aksi durumda hem bu görüşmelerde ilerleme sağlanamaz hem de geçici ateşkes sağlanması zora girer. Hatta bu tür “neticesiz, müzakere dönüşü taraflar çatışma dozunu daha da artırabilirler.