Kıkırdak, kemiklerin birbirine sürtünmesini engelleyen ve şok emici görevi gören pürüzsüz, elastik bir dokudur. Kireçlenmede bu kıkırdak yapısı zarar görerek incelir, çatlaklar oluşur ve sonunda tamamen yok olabilir. Bu durum, eklemde ağrı, sertlik ve hareket kısıtlılığı gibi belirtilere yol açar.
Kireçlenmenin Belirtileri
Kireçlenme belirtileri genellikle yavaş başlar ve zamanla şiddetlenir. En yaygın belirti eklem ağrısıdır. Bu ağrı, genellikle hareketle artar ve dinlenmekle hafifler. Diğer önemli belirtiler şunlardır:
- Sabah tutukluğu: Sabahları veya uzun süre hareketsiz kaldıktan sonra eklemde oluşan sertlik hissi, genellikle 30 dakikadan kısa sürer.
- Hareket kısıtlılığı: Eklem hareket açıklığının azalması ve belirli hareketleri yapmada zorluk çekme.
- Eklem şişliği: Eklem çevresinde iltihaplanmaya bağlı olarak oluşan şişlik ve hassasiyet.
- Krepitasyon (çıtırtı sesi): Eklem hareket ettirildiğinde duyulan sürtünme, çıtırtı veya gıcırtı sesleri.
- Hassasiyet: Eklem bölgesine dokunulduğunda hissedilen ağrı.
- Şekil bozukluğu: İleri evrelerde eklemde gözle görülür deformasyonlar oluşabilir.
Kireçlenmenin Nedenleri ve Oluşum Mekanizması
Kireçlenmenin temelinde eklem kıkırdağının dejenerasyonu yatar. Kıkırdak, normalde kendisini onarabilen bir yapıya sahip olsa da, bu süreç bozulduğunda aşınma onarımdan daha hızlı gerçekleşir. Bu süreçte şunlar meydana gelir:
- Kıkırdak kaybı: Eklem kıkırdağı incelir, parçalanır ve yüzeyi pürüzlü hale gelir.
- Kemik çıkıntıları (osteofitler): Kıkırdak kaybına yanıt olarak, kemiklerde eklem kenarlarında küçük, kemiksi çıkıntılar (dikenler) oluşur. Bu çıkıntılar ağrıya ve hareket kısıtlılığına neden olabilir.
- Eklem sıvısı değişimi: Eklem sıvısının (sinovyal sıvı) kalitesi ve miktarı değişebilir, bu da eklemin yağlanmasını ve beslenmesini olumsuz etkiler.
- Enflamasyon: Eklemdeki bu değişiklikler çevresel dokularda hafif dereceli kronik iltihaplanmaya yol açabilir.
Kireçlenmeye Yol Açan Risk Faktörleri
Kireçlenme tek bir nedene bağlı olmaktan çok, çeşitli risk faktörlerinin birleşimiyle ortaya çıkar. Bu faktörler şunlardır:
- Yaşlanma: Kireçlenme riski yaşla birlikte artar; genellikle 50 yaş üzeri bireylerde daha sık görülür.
- Genetik yatkınlık: Ailede kireçlenme öyküsü olan kişilerde risk daha yüksektir.
- Obezite: Fazla kilo, özellikle diz ve kalça eklemleri gibi ağırlık taşıyan eklemler üzerindeki yükü artırır ve kıkırdak aşınmasını hızlandırır.
- Eklem travmaları ve yaralanmaları: Daha önceki kırıklar, menisküs yırtıkları veya bağ zedelenmeleri kireçlenme riskini artırır.
- Eklem aşırı kullanımı: Bazı meslekler veya spor aktiviteleri (örneğin futbol, koşu) eklemler üzerinde sürekli ve yüksek stres yaratarak kireçlenmeye zemin hazırlayabilir.
- Cinsiyet: 50 yaş sonrası kadınlarda kireçlenme daha sık görülür.
- Doğuştan gelen eklem bozuklukları: Kalça çıkığı gibi yapısal anomaliler.
- Metabolik hastalıklar: Diyabet veya gut gibi bazı hastalıklar kireçlenme gelişimini etkileyebilir.
Dizde Kireçlenme (Gonartroz)
Diz eklemi, vücudun en büyük ve en çok yük taşıyan eklemlerinden biri olduğu için kireçlenmenin en sık görüldüğü bölgelerden biridir. Dizdeki kireçlenmeye özel olarak gonartroz adı verilir. Gonartroz, özellikle merdiven inip çıkmada, çömelmede, uzun süre ayakta kalmada veya yürüyüş sonrası diz ağrısı ile kendini gösterir. Dizde hareket kısıtlılığı, bükmede ve açmada zorluk, dizde kilitlenme hissi ve dizden ses gelmesi gibi belirtiler yaygındır. İlerlemiş vakalarda dizde eğrilme (parantez bacak veya X bacak) gibi şekil bozuklukları da ortaya çıkabilir.
Kireçlenmenin Tedavi Yöntemleri
Kireçlenmenin tamamen ortadan kaldırılması mümkün olmasa da, tedavi ile ağrıyı kontrol altına almak, eklem fonksiyonunu iyileştirmek ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak amaçlanır. Tedavi yaklaşımları genellikle konservatif (ameliyatsız) ve cerrahi olarak ikiye ayrılır:
Konservatif Tedaviler:
- Yaşam tarzı değişiklikleri: Kilo kontrolü, düzenli ve eklemi zorlamayan egzersizler (yüzme, yürüyüş, bisiklet).
- Fizik tedavi ve rehabilitasyon: Kas güçlendirme, eklem hareket açıklığını artırma, ağrı azaltma teknikleri.
- İlaç tedavisi: Ağrı kesiciler (NSAİİ'ler), kas gevşeticiler ve bazen eklem içi enjeksiyonlar (kortikosteroid, hyaluronik asit, PRP) kullanılabilir.
- Yardımcı cihazlar: Baston, yürüteç gibi destekler.
Cerrahi Tedaviler:
- Artroskopi: Eklem içindeki hasarlı dokuların temizlenmesi.
- Osteotomi: Kemik kesilerek eklemdeki yük dağılımının düzeltilmesi.
- Eklem protezi (artroplasti): İleri evre kireçlenmelerde, hasarlı eklem yüzeylerinin metal ve plastik parçalarla değiştirilmesi (örn. diz protezi veya kalça protezi ameliyatı).
Kireçlenme Yönetimi ve Önleyici Yaklaşımlar
Kireçlenme ile yaşamak, semptomların yönetimi ve yaşam kalitesinin artırılmasına odaklanır. "Nasıl geçer?" sorusunun cevabı genellikle hastalığın tamamen iyileşmesinden ziyade, kontrol altında tutulması ve ilerlemenin yavaşlatılmasıdır. Bu yönetim ve önleme stratejileri şunları içerir:
- Düzenli egzersiz: Eklem hareketliliğini ve çevresel kas gücünü koruyarak eklem stabilitesini artırır.
- Sağlıklı beslenme ve kilo kontrolü: Eklemler üzerindeki yükü azaltır.
- Eklem koruma teknikleri: Eklemleri aşırı zorlamaktan kaçınma, doğru vücut mekaniğini kullanma.
- Isı ve soğuk uygulamaları: Ağrı ve şişliği azaltmaya yardımcı olabilir.
- Anti-inflamatuar diyet: Bazı gıdalar (balık, sebzeler, meyveler) iltihaplanmayı azaltmaya yardımcı olabilir.
- Erken teşhis ve tedavi: Hastalığın başlangıç evrelerinde müdahale, ilerlemesini yavaşlatabilir.
Kireçlenmenin Latince Karşılığı
Kireçlenme teriminin tıp literatüründeki Latince kökenli karşılığı Osteoarthritis veya daha genel anlamda Arthrosis'tir. "Osteo" kemik, "arthr" eklem ve "itis" iltihap anlamına gelirken, "osis" ise dejeneratif bir durumu ifade eder. Bu terminoloji, hastalığın temelinde yatan kemik ve eklem dejenerasyonu ile bazen görülen iltihabi süreci vurgular.