MASUMİYET KARİNESİ NEDİR?
Masumiyet karinesi, ceza hukuku sisteminin en temel güvencelerinden biri olarak kabul ediliyor. Bir kişinin suçluluğu, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından verilen kesin bir hükümle sabit oluncaya kadar suçlu sayılamayacağına dair bu ilke, hem ulusal hem uluslararası hukukta güçlü şekilde korunuyor. Kamuoyunun, medyanın ve yargı mercilerinin davranış biçimlerini etkileyen masumiyet karinesi, bireyin lekelenmeme hakkının da merkezinde yer alıyor.
MASUMİYET KARİNESİ HUKUKİ TEMELLERİ
Masumiyet karinesi, yalnızca etik bir yaklaşım değil; aynı zamanda açık ve bağlayıcı hukuki düzenlemelere dayanıyor. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38. maddesi, Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi ve BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, bu ilkeyi tüm yönleriyle güvence altına alıyor. Bu düzenlemelere göre kimse, suçu yargı tarafından kesin olarak kanıtlanmadan suçlu sayılamaz ve kamuoyunda suçlu gibi gösterilemez.
MASUMİYET KARİNESİ ÖNEMİ
Masumiyet karinesi; keyfi suçlamaların önüne geçilmesinden, bireyin itibarı ve özel hayatının korunmasına kadar geniş bir etki alanına sahip. Adil yargılanma hakkının temel taşı olan bu ilke, “şüpheden sanık yararlanır” yaklaşımıyla da destekleniyor. Medya ve sosyal medya linç kültürünün giderek yaygınlaştığı günümüzde, masumiyet karinesi bireyleri haksız damgalanmalara karşı koruyan en güçlü araçlardan biri haline gelmiş durumda.