Asırlardır Gönüllere Hitap Eden Bir Bilgelik Işığı
Henüz çocuk yaşta ailesiyle birlikte Horasan’dan Anadolu’ya göç eden Mevlânâ, Konya’ya yerleşerek burada ilim tahsiline devam etti. Babası Bahaeddin Veled’in vefatından sonra onun yerini aldı. Ancak hayatının dönüm noktası, 1244 yılında Şems-i Tebrizî ile tanışması oldu. Bu karşılaşma Mevlânâ’nın düşünce dünyasını derinleştirerek onu kalemle değil, kalple konuşan bir bilgeye dönüştürdü.
Mevlânâ’nın en bilinen eseri Mesnevî-i Şerîf, tasavvufî öğretileri şiir diliyle aktardığı dev bir külliyattır. Ayrıca Divan-ı Kebir, Fîhi Mâ Fîh ve Mektûbât gibi eserleri de çağları aşan birer miras niteliğindedir.
Mevlânâ, insanı merkez alan yaklaşımıyla din, dil, ırk ayrımı yapmadan birlik, aşk ve teslimiyet üzerine kurulu bir yaşam öğretisi sundu. Bugün her yıl 17 Aralık’ta düzenlenen Şeb-i Arus törenleri, onun Hakk’a vuslatını anmak üzere dünyanın dört bir yanından insanları Konya’da bir araya getiriyor.
Mevlânâ, düşünceleriyle sadece bir din âlimi değil, aynı zamanda evrensel barışın, insan sevgisinin ve içsel dönüşümün sembolü olmaya devam ediyor.