Muazzez Akkaya Giray kimdir?
Muazzez Akkaya Giray, 1930 yılında Sakarya’nın Geyve ilçesinde dünyaya geliyor. Babası Hamid Akkaya, annesi ise Fitnat Hanım. Eğitimine küçük yaşlarda başlıyor ve dönemin en saygın okullarından biri olan Kandilli Kız Lisesi’ni 1948 yılında pekiyi dereceyle bitiriyor. Ardından üniversite eğitimi için Ankara’ya gidiyor ve burada yaşamının yönünü değiştirecek insanlarla tanışıyor. 1949 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne (o zamanki adıyla Mülkiye) başlıyor. Aynı zamanda Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne de devam ediyor. O yıllarda sınıf arkadaşları arasında iki önemli isim dikkat çekiyor: Sezai Karakoç ve Cemal Süreya.Sezai Karakoç’la tanışıklığı ve Mona Roza şiiri
Muazzez Akkaya ile Sezai Karakoç’un yolları, 1950’li yılların başında Mülkiye’de kesişiyor. Karakoç’un ona duyduğu hayranlık ve hissettiği duygular, zamanla unutulmaz bir şiire dönüşüyor: Mona Roza. Şiir ilk kez 1950 yılında yayınlanıyor ve kısa sürede Türkiye’nin en tanınmış aşk şiirlerinden biri haline geliyor. Şiirin satır başlarındaki harflerin bir akrostiş oluşturduğu fark ediliyor: “Muazzez Akkayam”. Bu gizli mesaj, şiirin kime yazıldığını açıkça ortaya koyuyor. Sezai Karakoç, hiçbir zaman açık bir şekilde Muazzez Akkaya’dan bahsetmiyor ama dizelerdeki duygular, bu aşkın derinliğini anlatmaya yetiyor. Muazzez Hanım ise yıllar boyunca sessiz kalıyor. Ta ki 2013 yılında verdiği bir röportajda, şiirin kendisine yazıldığını ilk kez kabul edene dek.Mona Roza şiiri ve edebi yansıması
Mona Roza, Türk edebiyatında platonik aşkın sembolü olarak kabul ediliyor. Şiir, yalnızlık, özlem ve ulaşılmaz aşk gibi temaları ustalıkla işliyor. Muazzez Akkaya Giray’ın şiirdeki yeri, edebiyatseverler için mistik bir anlam taşıyor. Çünkü o, sadece bir ilham perisi değil; aynı zamanda şiirle yaşayan bir karakter gibi algılanıyor.Muazzez Akkaya, yıllar sonra yaptığı açıklamada, Sezai Karakoç’un ona olan duygularından haberdar olduğunu ancak bu duyguların karşılık bulmadığını ifade ediyor. Ona göre bu, gençlik yıllarının heyecanlı bir anısı. Hayatına bu duyguyu bir hatıra olarak alıyor ama kendi yoluna devam ediyor.
Cemal Süreya ile olan ilişkisi
Muazzez Akkaya’nın hayatına dokunan tek edebi isim Sezai Karakoç değil. Cemal Süreya’nın da ona ilgi duyduğu biliniyor. Hatta bazı edebiyat araştırmacılarına göre, Cemal Süreya soyadından bir “y” harfini çıkararak “Süreyya”yı “Süreya” yapıyor ve bu değişikliği Muazzez’e olan ilgisini göstermek için yapıyor. Bu bilgi kesin olarak doğrulanmasa da, edebiyat çevrelerinde yaygın olarak kabul ediliyor.Mesleki yaşamı ve başarıları
Muazzez Akkaya, 1954 yılında hem Mülkiye’den hem de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oluyor. Mezuniyetinin ardından Hazine avukatı olarak kamu görevine başlıyor. Hukuk alanındaki bilgisi ve işine olan disiplini sayesinde uzun yıllar boyunca devlete hizmet ediyor. İş yaşamında da tıpkı öğrencilik yıllarındaki gibi sessiz, gösterişsiz ama sağlam bir duruş sergiliyor. 1958 yılında, mühendis Orhan Giray ile evleniyor. Bu evlilikten dört çocuk sahibi oluyor: Ayşegül, Ela, İhsan ve Özgür. Aile hayatını ön planda tutan, gösterişten uzak bir yaşam süren Giray, edebiyattaki yeriyle değil, anneliği ve eşliğiyle anılmak istiyor. Ancak “Mona Roza” onun adını daima anımsatıyor.Sağlık durumu ve vefatı
Muazzez Akkaya Giray, yaşamının son dönemlerinde safra kesesi kanseri ile mücadele ediyor. Hastalık yaklaşık bir yıl önce teşhis ediliyor. Tedavi sürecinde hem hastanede hem de evde bakım görüyor. Yakın çevresi, onun bu süreci büyük bir sabır ve zarafetle geçirdiğini ifade ediyor. 6 Haziran 2025 tarihinde, İstanbul’daki evinde hayata veda ediyor. Vefat ettiğinde 95 yaşında. Cenaze töreni, 9 Haziran Pazartesi günü İstanbul Fenerbahçe Camii’nde kılınan öğle namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilerek gerçekleştiriliyor. Törene ailesi, yakın dostları ve edebiyat dünyasından isimler katılıyor. Özellikle Mona Roza şiirini ezbere bilen gençler, ellerinde çiçeklerle tabutun arkasından yürüyor. Bu an, yalnızca bir insanın değil; aynı zamanda bir dönemin, bir şiirin ve bir aşkın vedası olarak kayıtlara geçiyor.Muazzez Akkaya Giray’ın bilinmeyen yönleri
- Mona Roza’yı hiçbir zaman özel hayatının önüne koymuyor. Şiirle anılmaktan rahatsız olmuyor ama kimliğini onunla sınırlamıyor.
- Sanatla ilgili ancak göz önünde olmayı sevmiyor. Tiyatro ve klasik müzikle ilgileniyor ama hiçbir zaman medya önünde yer almıyor.
- Mülkiye yıllarında notları yüksek, sosyal çevresi güçlü. Dönemin en dikkat çeken kız öğrencilerinden biri olarak anılıyor.
- Edebiyatçılardan gelen ilgiyi zarafetle karşılıyor. Ancak özel hayatında duygusal ilişkilere değil, kariyer ve aile yaşamına odaklanıyor.
- Son yıllarda torunlarıyla vakit geçiriyor. İstanbul’daki evinde sade bir hayat sürüyor, sağlık durumuna rağmen kitap okumaya devam ediyor.
Sıkça Sorulan Sorular
Mona Roza şiirindeki “Muazzez Akkayam” ifadesi ne anlama geliyor?
Şiirin her kıtasının baş harfleri birleştirildiğinde “Muazzez Akkayam” akrostişi ortaya çıkıyor. Bu da şiirin Muazzez Akkaya Giray’a yazıldığını düşündüren en güçlü işaretlerden biridir.
Muazzez Akkaya Giray gerçekten Mona Roza mıydı?
Evet. Hem edebiyat çevreleri hem de bizzat kendisinin 2013’teki açıklaması, bu şiirin ona yazıldığını doğruluyor.
Sezai Karakoç ile evlendiler mi?
Hayır. Sezai Karakoç’un ona duyduğu platonik aşk evlilikle sonuçlanmıyor. Muazzez Akkaya, 1958 yılında başka biriyle, Orhan Giray’la evleniyor.
Muazzez Akkaya Giray ne zaman vefat etti?
6 Haziran 2025 tarihinde, İstanbul’daki evinde vefat etti. Safra kesesi kanseri nedeniyle hayatını kaybetti.
Şu an nereye defnedildi?
Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi. Cenaze namazı Fenerbahçe Camii’nde kılındı.
“Mona Roza Muazzez Akkaya Giray mı, hayatı ve bilinmeyenleri” sorusu etrafında tüm merak edilenleri yanıtladık!




