Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grup Toplantısı'nda gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Konuşmasında bütçe görüşmelerinden asgari ücret tartışmalarına, uyuşturucu ve bahis operasyonlarından dış politikadaki gelişmelere kadar pek çok başlığa değinen Özel, hükümetin ekonomi ve güvenlik politikalarına yönelik değerlendirmelerini paylaştı.

ARTIK KARŞIMIZDA BİR İKTİDAR PARTİSİ YOK MÜSTAKBEL BİR MUHALEFET PARTİSİ VAR

Özgür Özel, bütçe görüşmeleri ve AK Parti'nin performansına ilişkin şu ifadeleri kullandı:

"‘Her şeyin sorumlusu benim, ben’ diyen ve bu bütçeden; bu fukaralık bütçesinden, bu sömürü bütçesinden, bu faiz bütçesinden sorumlu tek kişi gelip de burada bütçesini savunmadı, savunamadı. Allah kimseyi ‘Verin yetkiyi’ deyip yetkiyi alıp da sonra yaptığı bütçeyi Meclis’te savunamayacak bir hale getirmesin. Ben Meclis grubumuzun komisyon ve Genel Kurul performansından memnunum. O yüzden teşekkür ettim. Neden memnunum? İktidara hazırlar. Tahmin ediyorum Erdoğan da görüyordur. Ben AK Parti’nin performansından da çok memnunum. Doğruya doğru, muhalefete hazırlar. İktidar perspektiflerini kaybetmişler. Yönetme kabiliyetlerini kaybetmişler. Artık karşımızda bir iktidar partisi yok. Müstakbel bir muhalefet partisi var. Ana muhalefet olabilirler mi bilmem ama muhalefete hazırlar. Meclis Genel Kurulu’na baktığımızda ya da Plan ve Bütçe Komisyonu’na baktığımızda bir tarafta sorunu gören, isyan eden, edilen isyanı duyan ve çözüm öneren bir parti var; Cumhuriyet Halk Partisi. Öbür tarafta eleştiriyi ya duymayan komisyon evresinde ya da duyduğu eleştiriye hakaretle cevap veren, kendilerine verilen 70-80 dakikalık kürsüleri... Ben 80 dakika ilk gün sorun - çözüm, sorun - çözüm anlatırken, 80 dakika o kürsüye çıkıp son gün hakaret eden, muhalefete muhalefet eden, ülkenin ana muhalefet partisine muhalefet eden bir partiyle karşı karşıyayız; Adalet ve Kalkınma Partisi."

Özel, sözlerine şöyle devam etti:

"Görünen o ki sokakta, meydanda, eylemlerde, mitinglerde hep görüyorduk: ‘Ahlaki üstünlük bizde. Psikolojik üstünlük bizde’ diye. Ve şimdi görüyoruz Meclis Genel Kurulu’nda da komisyonda da bu yüce çatı altında. Artık psikolojik üstünlük el değiştirmiştir. İktidar el değiştirmiştir. Mevcut iktidar fikren ve zikren iktidardan düşmüş, ana muhalefet fikren ve zikren iktidara oturmuş, iktidarın değişimi fikren ve zikren gerçekleşmişken fiilen değişim için de millet sandığa gün saymaktadır."

Seçmenlere de seslenen Özel, şunları kaydetti:

"Siz Tayyip Bey’e yönetsin diye oy vermediniz mi? Yönetiyor. Siz İstanbul’da bir başkasına, Ekrem İmamoğlu’na oy verdiniz, yönettirmiyor. Bu oyunun kuralı, bu tarafa demokrasi bu tarafa otokrasi olabilir mi? Bir maç sadece bir takım kazanırsa oynanabilir mi? Hakem senin takımının formasıyla sahneye çıksa, kazandığın maça sevinebilir misin? Onun için geçmişte demokratik hakkını kullanarak hangi siyasi partiye oy vermiş olursa olsun, bütün seçmenleri bundan sonraki süreçte demokrasi içinde kalacak, demokrasiye saldırmayan, saldırmayacak, ‘gel’ deyince gelecek, ‘git’ deyince gidecek bir siyasete oy vermeye, demokrasiye sahip çıkmaya, bu tek adam rejiminin hepimize yaptığını görmeye, hepimizi bundan kurtarmaya davet ediyorum."

ASGARİ ÜCRETE GERÇEKLEŞEN ENFLASYONU DEĞİL BEKLENTİ ENFLASYONU VERMEYE HAZIRLANIYORLAR

Asgari ücret konusundaki tartışmalara değinen Özel, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Asgari ücrette bir tartışma sürüyor. Tartışma falan yok. Tam olarak Erdoğan’ın kontrolünde bir sistem var. Sendikalar da isyan edip kalktılar masadan. Erdoğan ne isterse, asgari ücret o. Eskiden biraz şovunu da yapıyordu, biraz da o ekliyordu falan. Şimdi 22 bin liralık asgari ücrete, açlık sınırı 30 bin lira memlekette. Bu asgari ücrete gerçekleşen enflasyonu değil, geçen seneki gibi beklenti enflasyonu vermeye hazırlanıyorlar. Asgari ücreti 27 - 28 bin lira gibi bir şey bile yapmayıp, daha da altında tutup, sonra da dönüp işverene Erdoğan diyor ki; ‘Kefenin cebi yok.’ Yani diyor ki, ‘O kadar parayı nereye götüreceksin? İşçiye ver.’ Verecek parası varsa, asgari ücreti belirle, insafına kalmadan versin. Ama o da biliyor ki yanında iki kişi çalıştıran lokantacı esnafının, yanında bir kalfa çalıştıran eczacının, yanında bir kalfa çalıştıran berberin, bu asgari ücreti, 39 bin lira hak edilen asgari ücreti vermesi mümkün değil. ‘Haktır, ama yoktur’ diyor. Onda da yok. Ne yapacak burada? Devlet girecek araya. Ne yapacak? Sosyal güvenlik primini destekleme olarak verecek. Biz kaç önermişiz? Örneğin destekleme primi 10 bin 400 lira. Düşünürsen, verirsen; asgari ücret alan için 39 bin lira olur, veren için 29 bin lira hissedilir. Burada devlet olarak devletliğini yapmayacaksın. Ondan sonra küçük esnafın karşısına geçmiş ya da tekstil ihracatı yapmaya çalışıp perişan olanın. Memleketi bu hale o mu getirdi? Asgari ücret alan için çok düşük, veren için çok yüksek. Nasıl memleket? ‘Kefenin cebi yok’ diyor. Yani kendisi emeklinin kul hakkını yerken 16 bin 800 lira verirken hiç aklına kul hakkı yemek gelmiyor. Sonra işverenin karşısına geçmiş, nasihat verirken tasavvuf erbabına dönüşüyor. Bir anda ‘Aman efendim kefenin cebi yok. Siz bunu yapın. Peki o zaman sormazlar mı büyük kentlerde kira 30 bin lira. Yapmayı düşündüğün asgari ücret, kirayı bile karşılamıyor. Ya da açlık sınırı 30 bin lira, vermeyi düşündüğü emekli maaşı 20 bin lira. 19 bin 800 lira yapacaklar en düşük maaşı. 20 bin lira açlık sınırının üçte ikisi noktasında."

GEMİLERLE GEMİCİKLERLE GETİREN LANET OLASI BARONU KORUYANLAR KİM?

Son dönemdeki uyuşturucu ve bahis operasyonları hakkında konuşan Özel, şunları söyledi:

"Grup toplantısı yapmadığımız 35 günde ‘ilginç’ demeye dilim varmıyor, korkunç gelişmeler yaşandı. Hem bahis, hem uyuşturucu ülkenin ana gündemi haline geldi. Hakemler, futbolcular yasağa rağmen bahis oynuyor. Bir hakem düşünün 18 bin kez yasadışı bahis oynamış. Hafta sonu maç oynatmış, hafta içi 18 bin kez yasadışı bahis oynamış. Bunu yakalayamamışlar, bunu kaydedememişler. 17 bin 999 kez ıskalamışlar. En sonunda 18 binincide ortaya çıkmış. Tam anlamıyla bir çürümüşlük var. Diğer tarafta uyuşturucu operasyonu. İlkokul önlerine kadar indiğini annelerden, babalardan hepimiz duyduk. Ama şimdi ülkenin duyması için meşhur isimlere operasyon yapılması lazımmış. Bir yandan da öyle bir görüntü, öyle bir şey yaymaya çalışıyorlar ki. ‘Bakın bu iş sadece CHP’ye yönelik değil, CHP’ye yolsuzluk operasyonu yaptığımız gibi iktidara yakın bazı isimlere de uyuşturucu operasyonu yapıyoruz.’ Birincisi, geçtiğimiz günlerde başlayıp tepki gösterdiğimiz sürecin şu kısmına dikkat çekerim: CHP’li olsun, AK Partili olsun, MHP’li olsun, bu ülkede bilinen kişilerin… Bilinmeyene de aynısı ama bilinenlere yapıldığı için. 20 kişi alacaksın, iki polisle götüreceksin, üç gün bütün televizyonlarda görüntüsünü döndüreceksin. Saçından tel alıp tahlile yollayacaksın. Üçünde çıkacak 15 gün sonra, 17’si temiz çıkacak. O 17 temiz çıkanın; CHP’li olsun, AK Partili olsun fark etmez. Evladının, annesinin, babasının, kardeşinin, eşinin o mahallede, o okulda, o işyerinde hali nedir arkadaşlar? Bir iş yapıyorsanız, şüpheleniyorsan çağırırsın. Kaçmayan gelir, kaçanı yakalarsın. Yakalasan bile teşhir etmezsin. Alırsın örneğini, çok lazımsa pozitif çıkan konusunda bir bilgilendirme yaparsın. Ama memlekette 15 gün boyunca hem de tesadüf o ilk dönemlerde AK Parti’ye rahatsızlık verecek tweeti kim attıysa onların saç teline baktılar. 17’si temiz çıktı. Onlara ‘Pardon’ dediler. Üçü üzerinden algı operasyonu yürütüyorlar. Bu işlere dikkat etmek lazım. Bu işlerde dün Meclis’teki konuşmada değinildi. Bunun torbacısı yakalanıyor, içeride. Kullanıcısı yakalanıyor, içeride. Temini kolaylaştıran, içeride. Bu uyuşturucunun baronu yok mu, baronu? Bu uyuşturucu baronları nerede? Menşei ülke belli. Kolombiya‘dan kalkmış. Gelen gemi belli. İstihbarat alınmış. Vardığı liman belli. El konulan uyuşturucu belli. Çünkü bu operasyonu namuslu gümrükçüler, ihbar alan namuslu narkotikçi polisler yapmış. Peki bunu o gemilerle, gemiciklerle getiren lanet olası baronu koruyanlar kim? Nerede o baron? Küçücük küçücük bitlerle uğraşıyor. Pire torbası olmuş bir hayvan var ortada, nerede o?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lübnanlı mevkidaşı ile görüştü!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lübnanlı mevkidaşı ile görüştü!
İçeriği Görüntüle

DÜŞTÜĞÜNÜZ ÇUKURDA BOĞULUN

Özel, kendisine AK Parti içinden istihbarat iletildiği iddialarına ve parti içi çekişmelere ilişkin şunları kaydetti:

"Herkesin bildiği bir gerçeği, herkesin üzerinde konuştuğu bir gerçeği şimdi iktidar cephesi güç savaşlarıyla, yakar topu birbirlerinin taraflarına atmaya başladılar. Şu kadarını söyleyeyim: Böyle işlerin şakası olmadığından, böyle kirli istihbaratların tarafı olmadığımızdan, AK Parti tarafından tarafımıza iletilen bir takım kirli istihbaratları… Öyle gizli - mizli bazı yerlerde duyuyorum; ‘CHP bunu açıklamadı.’ Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı‘na gidin bakın bakalım: Cumhuriyet Halk Partisi kendisine AK Partili kaynaklardan iletilen hangi istihbaratları yollamış? Ama ben hep şöyle yaparım arkadaşlar: Bizim otobüsün üstünden de bu kürsüden de bize gelen ve doğruluğundan emin olduğumuz hiçbir bilgiyi gizlemeyiz. Gereğini yapmıyorlar, o ayrı. Ama bunu AK Parti içinde birbirine operasyon çekenler kendi planlarınca CHP’yi kullanarak bir taht savaşı yapıyorsa, ben önce onu bir Ankara Cumhuriyet Başsavcısı‘na bir göndereyim bakalım. Devletin kayıtlarına geçsin. Bunlar önce birbirini yesin. Nasıl olsa o bilgiyi kimin oraya yolladığı tarihi, sayısıyla belli. Şu kadarını söyleyeyim, fındık kadar aklınızla Türkiye’nin kurucu partisini kendi içinizdeki taht savaşlarına; evlatların, mahdumların, bakanların, bakan eskilerinin kendi içinizdeki kirli savaşına alet edemezsiniz. Düştüğünüz çukurda boğulun."

PUTİN TEPENDEKİ İHA'YI BÖYLE RUTİNE BİNDİRİR

İHA ve SİHA'ların kontrolü ve dış istihbarat konularına değinen Özgür Özel, şöyle konuştu:

"Öyle bir hale getirdiler ki memleketi şu anda Ankara’ya, ülkenin başkentine, Elmadağ’a kadar kontrolsüz SİHA geliyor. Gelmesinden utanmıyorlar, düşürdük diye övünüyorlar. Balıkesir’e düşüyor, Kocaeli’ne düşüyor, SİHA’lardan utanmıyorlar, düşmesine seviniyorlar. Bu milletin aklını, ferasetini çok hafife alıyorsunuz. Sen İngiliz İstihbarat Örgütü’ne; MI6. Başında, şimdi görevi de yakında bırakacak olan Türkiye’deki eski İngiliz Büyükelçi var. Gelecek, İstanbul’un orta yerinde, İngiltere Başkonsolosluğu’nda. İngiliz İstihbaratı’nın ‘sessiz kurye’ dediği muhbir hattının lansmanını yapacak. Rusya’ya sınır ülke Türkiye’de. Rusya’da rejimden rahatsız olanlara dijital ajanlık teklif eden programı tanıtacak. Putin de diyecek ki sana ‘İyi yaptın ev sahipliği yapmışsın. İkiniz de NATO ülkesisiniz’ falan. İngiltere bunu hangi bir başka ülkede yapmaya, o ülkenin diplomatlarını, Dışişleri Bakanını, o ülkenin yürütmenin başındaki insanı ikna edebilir? Rusya’nın çevresindeki hiçbir ülkede yapamayacaklarını, o ülkeler yaptırmaz. Diploması bilen hiçbir ülke yaptırmaz. Biriyle müttefiksindir, öbürü ile sınır komşususundur, ilişkin vardır. Gidip de sen istihbarat örgütüne ‘Rusya’nın içindeki muhalifler bana başvursunlar’ deyip, o tanıtımı burada yaptırıyorsan, Putin tependeki İHA’yı böyle rutine bindirir. Bunu bu ülkeye yaşatmaya, o Türkiye hava sahasına giren bir tane bile İHA’ya engel olmayıp onun gereğini yapamayan, aldığı S400 için alırken yalvar yakar, verirken yalvar yakar olan, kendisine meşruiyet vereceğim diye kendisini parmağında oynatan Trump’a teslim olanlara yazıklar olsun kardeşim."

2026'DA SİZLERE UMUT MÜCADELE VE İKTİDAR VADEDİYORUM

Konuşmasının sonunda parti örgütüne ve seçmenlere mesaj veren Özel, sözlerini şöyle tamamladı:

"2025 yılı artık siyaseten tükenen AK Parti’nin malum darbe yılı oldu. Ama biz bu darbeye karşı mücadeleyi seçtik, teslim olmadık, yerimizde oturmadık, partide oturmadık. Hep birlikte ayağa kalktık ve dokuz ayda 76 tane eylem yaptık. Yarın 77’ncisi Kağıthane’de. Yaz gelirken ‘Nisan - mayıs iyi de bu yazın nasıl olacak, her çarşamba İstanbul’da eylem?’ dediler. ‘Üniversiteler kapandı, öğrenciler gitti’ dediler. ‘Hava 42 derece oldu’ dediler. ‘Millet tatilde, memlekette’ dediler. ‘Bu sıcakta kimse gelmez’ dediler. İstanbul’da milyonlar kendi iradelerine sahip çıktı. 42 derecede Sancaktepe’yi dolduranları da, geçtiğimiz hafta tir tir titrerken Çatalca Meydanı’ndan ayrılmayanları da, yarın bir kez daha göstereceğiz. Hiçbir yer AK Parti’nin değil, artık her yer ve Kağıthane de milletin kalesidir. Aralık’ın sonunda, dondurucu soğukta darbeye direnenlere selam olsun. AK Parti yazın serin, kışın sıcak salonların partisidir. Cumhuriyet Halk Partisi meydan meydan büyüyenlerin partisidir. 2026’da sizlere umut, mücadele ve iktidar vadediyorum. Endişesi olan var mı? Hiç meydanların, salona yenildiğini gördünüz mü? Meydanlar kazanır, millet kazanır, halk kazanır. Biz kazanacağız. Yolumuz açık olsun. Yürüyelim arkadaşlar."

Kaynak: HABER MERKEZİ