Dünya

Rusya’nın yeni yerli halk politikası, Sibirya’daki Türk kültürel mirasını tehdit ediyor

Rusya'nın Kuzey, Sibirya ve Uzak Doğu’daki yerli halklara yönelik yeni kalkınma politikası, doğal kaynakların sınırsızca sömürülmesini meşrulaştırırken, Türk kökenli halkların tarihi topraklarında kültürel ve demografik erozyona zemin hazırlıyor.

Rusya’nın, ülkenin Kuzey, Sibirya ve Uzak Doğu bölgelerinde yaşayan yerli azınlık halklara yönelik hazırladığı yeni kalkınma politikası, bölgedeki Türk kökenli halklar için ciddi bir kültürel ve demografik tehdit olarak değerlendiriliyor.

Evenk, Yakut (Saha), Şor, Dolgan ve Tofalar gibi Türk dilli halkların de dâhil olduğu 40’a yakın etnik grubu kapsayan belge, görünürde bu halkların “geleneksel yaşam tarzlarının ve dillerinin korunması” gibi hedefler sunsa da, uzmanlara göre asıl amacı, doğal kaynakların daha rahat sömürülmesini sağlamak.

Udege aktivist Pavel Sulyandziga, yeni belgeyi “Sovyet döneminden kalma boş vaatlerle dolu bir propaganda metni” olarak nitelendirirken, “Bu politika yerel halklara değil, bütçeler üzerinden çıkar sağlayacak bürokratlara hizmet eder” dedi.

Yer Altı Zenginliklerinin Peşinde Kültürel Yıkım

Sibirya’daki altın, kömür, nadir toprak elementleri ve doğal gaz rezervlerinin bulunduğu bölgelerde yaşayan halkların, artık sözde “temsilci konseyler” aracılığıyla devlet kontrolünde söz hakkı olduğu belirtiliyor. Ancak bu konseylerin, gerçek halk iradesini değil, devletin çıkarlarını temsil ettiği öne sürülüyor.

Özellikle Yakutistan (Saha Cumhuriyeti), Tuva, Hakasya, Altay ve Buryatya gibi Türk kimliğinin derin izlerini taşıyan coğrafyalarda, doğrudan topluluklarla görüşülmeden yürütülen projeler, bu halkların yaşam alanlarını yok etme riski taşıyor.

Diller Destekleniyor Görünüyor, Ancak Pratikte Yok Sayılıyor

Yeni belgeye göre Rusya, yerli dillerin korunması adına klavye, sözlük ve dijital araçlar geliştirmeyi vaat ediyor. Ancak Batani Vakfı Başkanı Sulyandziga'ya göre, bu destek sadece “gösteriş” için. “Dil öğretmenleri sistem dışına itiliyor, sahada neredeyse hiçbir faaliyet yok” diyor.

UNESCO tarafından tehlike altındaki diller arasında gösterilen Saha (Yakut), Şor, Tuva ve Hakas dilleri, somut destek görmedikçe birkaç nesil içinde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir.

Türk Dünyası Ne Yapmalı?

Bu gelişmeler, sadece Rusya sınırları içindeki halkları değil, geniş bir coğrafyada varlık mücadelesi veren Türk milletlerini de ilgilendiriyor. Türk kültürünün kuzey kolları, tarih boyunca geliştiği topraklarda bugün ekonomik çıkarlar uğruna asimilasyon, yerinden etme ve sessizleştirme politikalarıyla karşı karşıya.

Uluslararası toplum ve Türk devletleri, Sibirya’daki kardeş halkların kültürel ve insani haklarını korumak adına daha görünür ve etkili politikalar üretmek zorunda. Aksi takdirde, on bin yıllık Türk yurtlarında ses veren diller ve gelenekler, sessizce yok olabilir.