Uzun yıllar boyunca reklam, sinema ve dizi sektörlerinde yer almış olan 44 yaşındaki sanatçı Kısmet Ekim Tekinbaş, İstanbul’un kaotik atmosferinden ve deprem korkusundan bunalarak radikal bir karar aldı. Üç yıl önce bavulunu topladı ve memleketi Trabzon’un Araklı ilçesine bağlı Erenler Mahallesi’ne kesin dönüş yaptı. Kararı herkes için sürpriz olsa da Tekinbaş için bir tür ruhsal dönüşüm anlamına geliyordu.

Thodex kurucusu Özer’in ölümünde ‘ihmal’ iddiası
Thodex kurucusu Özer’in ölümünde ‘ihmal’ iddiası
İçeriği Görüntüle

Terk edilmiş evi kendi elleriyle baştan sona yeniledi

Araklı’daki eski aile evini sıfırdan onaran sanatçı, hiçbir ustadan yardım almadan, sıvasından çatısına, boyasından kapısına kadar her detayı bizzat kendisi yaptı. “Buraya ölmeye geldim, artık dönmem” sözleriyle geri dönmeyi asla düşünmediğini net şekilde ortaya koydu.

Şehirli bir kadından Karadenizli üretici kadına dönüş

Köy hayatına dair hiç deneyimi olmadığını söyleyen Tekinbaş, öğrenmenin yaşının olmadığını da burada anladığını ifade etti. “Trabzonlu olmak başka bir şeymiş” diyen sanatçı, doğaya uyum sağlamanın kendisi için yepyeni bir farkındalık yarattığını belirtti. Her sabah doğayla uyanmanın ve gün boyunca üretmenin insana bambaşka bir huzur verdiğini söylüyor.

Her gün yeni bir bilgi, her gün yeni bir emek

Kendi yetiştirdiği ürünlerle yemek yapan, hayvanlarını besleyen ve el emeği deri çantalar diken Tekinbaş, boş zaman kavramının artık hayatında olmadığını söylüyor. “Burada iş hiç bitmiyor ama ben hiç sıkılmıyorum. Üretmek, insana iyi geliyor” diyor.

Avrupa'yı gezdi ama ruhunu kendi toprağında buldu

Kısmet Ekim Tekinbaş yalnızca Türkiye’yi değil, Portekiz’den Almanya’ya, Fas’tan Fransa’ya pek çok ülkeyi gezdiğini söylüyor. Ancak hiçbir yerin kendisine bu kadar ait hissettirmediğini dile getiriyor. “Babamdan bana kalan bir toprağın anlamı, dünyanın hiçbir yerinde yok” diyerek neden Araklı’yı tercih ettiğini özetliyor.

Amcasından övgü dolu sözler

Yeğeninin bu dönüşümünü en yakından takip eden isimlerden biri de amcası Ali Tekinbaş oldu. “Herhangi bir inşaat eğitimi almadı ama yetenekliydi. Eline çekiç aldığında ustadan farksız çalışıyordu. Küçük yaşta İstanbul’a gitmişti ama şimdi özüne döndü. Burası onun yeriymiş zaten” diyerek yeğeninin azmine hayranlığını dile getirdi.

Doğayla uyum içinde bir yaşam kurdu

Kısmet Ekim Tekinbaş’ın hikâyesi, yalnızca bir şehirden köye göç hikâyesi değil, aynı zamanda bir direniş, bir arayış ve içsel huzurun yeniden keşfi. İstanbul’un gürültülü sokaklarından Araklı’nın sessiz tepelerine uzanan bu yolculukta, Tekinbaş sadece evini değil, ruhunu da onarmış gibi görünüyor.

Kendine yeten bir hayat: Tarla, ev, hayvanlar, üretim

Kendi sebzesini ekip biçen, el yapımı çantalar tasarlayan, evini temizleyip bakımını yapan sanatçı, artık dışa bağımlı bir hayat değil, kendi emeğiyle var olan bir hayatı tercih ediyor. “Her şey elimden geçiyor. Bu, bana büyük bir tatmin sağlıyor” diyen Tekinbaş, sadece yaşam alanını değil, hayata bakış açısını da dönüştürdüğünü vurguluyor.

Sanatı bırakmadı, sadece doğaya entegre etti

Her ne kadar büyük şehirdeki sanat kariyerini bırakmış gibi görünse de Tekinbaş, sanatı hâlâ hayatının içinde tutuyor. Deri çantalara uyguladığı motiflerden evinin iç dekorasyonuna kadar birçok detayda hâlâ sanatçı ruhunu koruyor. “Ben sadece ortamımı değiştirdim, içimdekini değil” diyerek bunu net biçimde ortaya koyuyor.

Sosyal medya sessizliğinde derin bir yaşam var

Her şeyin göz önünde yaşandığı bir çağda, doğada sade ama üretken bir hayat kurmayı seçen Tekinbaş, sosyal medya yerine sabahın serinliğinde çiçek sulamayı, akşamın sessizliğinde domates toplamayı tercih ediyor. Bu tavrı, birçok insan için bir ilham kaynağı olmuş durumda.