Dünya

Toprağın bayramı: Sabantuy, Türk dünyasının sessiz bir yeniden doğuşu mu?

Tataristan’da kutlanan Sabantuy, artık sadece bir hasat bayramı değil; Türk dünyasında kimliğin, ortak kültürün ve halklar arası bağların yeniden canlandığı güçlü bir sembole dönüşüyor.

Güneş yükselirken, geniş bir kır alanına kurulan çadırlardan yükselen ezgiler, bozkırın bin yıllık hafızasını çağırıyor. Güreş meydanında sırt üstü düşmemeye çalışan gençlerin bağırışları, uzakta çocuk kahkahalarına karışıyor. Kalabalığın arasında yaşlı bir kadın, bastonuna yaslanarak genç bir kıza eski bir türküyü öğretiyor. Burası Sabantuy. Bir zamanlar sadece tarlaların verimi için düzenlenen halk bayramı, bugün sessizce Türk dünyasının kültürel hafızasına dönüşüyor.

Ekin bayramıydı, kültürel direnişe dönüştü

Sabantuy, adını Tatarcada “ekin (saban)” ve “bayram (toy)” kelimelerinden alıyor. Geleneksel olarak bahar ekiminden sonra kutlanan bu bayram, sadece toprakla değil, kimlikle de ilgili. Sovyet döneminde folklorik gösteriye indirgenmeye çalışılan Sabantuy, 1990’lardan itibaren yeniden doğdu. Fakat bu sefer sadece bir tarım şenliği olarak değil — bir halkın hafızasını canlı tutma gayreti olarak.

Yalnızca Tatarlar değil

Artık bu bayram yalnızca Tataristan’da değil. Başkurtlar, Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler, hatta Türkiye’deki bazı kültürel dernekler Sabantuy’u yeniden keşfediyor. Kazan’daki törenlerde Türkiye’den gelen heyetlerin bulunması sıradanlaştı. Türk Devletleri Teşkilatı’nın son yıllarda Sabantuy’a verdiği destek, onu diplomatik takvimde de görünür kıldı.

Peki neden şimdi? Çünkü pek çokları için Sabantuy, siyasetten uzak kalabilen nadir ortak zemine işaret ediyor. Etnik, mezhebi ve coğrafi sınırların ötesinde, “biz kimiz?” sorusuna verilen sade, samimi ve gürültüsüz bir cevap.

Güreş, ezgiler, kımız ve sessiz direniş

Sabantuy’da her şey yarışma gibi görünse de, aslında her etkinlik bir anlatı taşıyor. Kemer güreşi, sadece fiziksel bir mücadele değil; atalardan miras bir saygı ritüeli. Çocukların çuvalla koşması, toprağın coşkusuna eşlik eden neşenin sürdürülebilirliğini gösteriyor. Kımız içenler sadece serinlemiyor; geçmişin damak izini bugüne taşıyor.

Sabantuy’un en güçlü tarafı belki de buydu: Ne yüksek sesli politik bir miting, ne müzeleşmiş bir geçmiş gösterisi. Sabantuy, yaşayan bir gelenek. Kalabalıklar birbirine bakıyor ama bağırmıyor. Sessiz bir anlaşıklık hâkim.

Kimlik anlatısını tarlada bulmak

Birçok halk için kimlik, metinlerde ya da bayraklarda aranır. Fakat burada, Tataristan’ın nemli çayırlarında, kimlik elle tutulabiliyor. Başörtülü yaşlı kadınlar çocuklara eski kelimeleri öğretiyor. Gençler, geleneksel dansları TikTok’ta yeniden yorumluyor. Bu, geçmişe kapanmak değil, geçmişi bugünde yeniden yazmak gibi.

Sabantuy bugün artık sadece “biz neydik?” sorusuna değil, “biz nasıl birlikte olabiliriz?” sorusuna da cevap arayan bir kutlama.

Sabantuy’un sonu mu, yoksa başlangıcı mı?

Kültürel bayramlar kolayca turizmin dekoruna dönüşebilir. Sabantuy’un bu kaderi yaşayıp yaşamayacağı bilinmez. Ancak bir şey kesin: Bugün Türk dünyasında insanlar bu bayramı yalnızca izlemiyor, hatırlıyor. Ve hatırlamak, bazen geleceğe atılmış en güçlü adımdır.