Türkiye’de gençlerin yaşam koşullarına ilişkin tablo, yapılan araştırmalar ve birebir görüşmelerle daha görünür hale geldi. Research İstanbul’un 26 ilde, 18-30 yaş arası 2 bin gençle gerçekleştirdiği “Nesil Künyesi 2025” araştırmasına göre Türkiye’de her 10 gençten 7’si ailesiyle birlikte yaşıyor. Düzenli maaş geliri bulunan her 10 gençten 3’ünün ise ailesinden maddi destek aldığı tespit edildi. Bu veriler ışığında TÜRKINFORM muhabiri Yaren Tekin, 24-33 yaş aralığında 6 gençle yaptığı görüşmelerde, aile desteğinin neden bir zorunluluk haline geldiği farklı yönleriyle ortaya kondu.
GENÇLER BARINMA VE GEÇİM NEDENİYLE AİLE YANINDA
25 yaşındaki N.M., mevcut tabloyu bireysel tercihlerle açıklamanın mümkün olmadığını belirterek, “Bana göre bu tablo yalnızca bireysel tercihlerle açıklanamaz çünkü barınma maliyetleri, hayat pahalılığı ve güvencesiz çalışma koşulları gençleri aile yanında yaşamaya mecbur bırakıyor. Gençlerin kendi ayakları üzerinde durabilmesi için istihdam olanaklarının güçlendirilmesi ve yaşam maliyetlerini dengeleyici sosyal politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Gençlerin ayakta kalabilmek için ailelerine sığınmak zorunda bırakıldığı bu düzenin sorgulanması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bir ülkede gençler hayal kuramıyor, sadece geçinmeye çalışıyorsa burada ciddi bir sistem sorunu var demektir.” ifadelerini kullandı.
ÇALIŞAN GENÇLER DE DESTEK ALMADAN GEÇİNEMİYOR
27 yaşındaki Berk İ., düzenli bir gelire sahip olmasına rağmen aile desteği olmadan geçinmenin mümkün olmadığını dile getirerek, “Düzenli olarak çalışan bir birey olsam bile ailemden maddi destek almadan geçinmek imkansıza yakın. Bu yüzden ailemden destek almaya devam ediyorum. Ailemle beraber yaşamıyorum ama yine ailemden kalan kendi evimizde oturuyorum bu da kira gibi konularda elimin rahatlamasına sebep oluyor. Lakin dediğim gibi kendi evimizde ailemden ayrı yaşıyor bile olsam ailemin desteği olmadan tek kişilik bir haneyi bile geçindirmek imkansıza yakın.” dedi.
GENÇLERİN EVLİLİK HAYALLERİ
25 yaşındaki Eyüp E., İstanbul’daki yaşam koşullarının gençleri zorladığını vurgulayarak, “İstanbul'da ailemle yaşamama rağmen evlenmek için birikim yapamadığımdan ötürü İstanbul'dan daha yaşanabilir olduğunu düşündüğüm Ankara'ya taşındım. Büyükşehir gerçeği ne yazık ki biz gençleri üzüyor. Tek başımıza eve çıkıp yaşayamıyoruz. Bunun dışında evlenmek artık çok zorlaştı. İnsanlar yuva kurmak için uzun yıllar birikim yapmaya çalışıyor. İnsanlar birikim yapsalar da her geçen gün evlenmenin maliyeti arttığı için bu durum biz gençlerin gözünde evlenmeyi büyütüyor. Umarım güzel günler bizi bekliyordur çünkü gençliğimin son baharındayım.” ifadelerini kullandı.
AİLE DESTEĞİNE ELEŞTİREL YAKLAŞIM
33 yaşındaki Gizem K., aile desteğinin uzun vadeli etkilerine dikkat çekerek, konuya ilişkin farklı bir bakış açısı sundu, “Belirli bir yaşa gelmiş eğitimini tamamlamış çalışabilecek durumda olan kişilerin ‘sürekli’ olarak aile desteği almasına sıcak bakmıyorum. Belki kriz dönemleri veya işsizlik, sağlık koşulları nedeni ile geçici olmak koşuluyla destek alabilir. Fakat uzun vadede bunun kişide birçok dezavantaj oluşturacağına inanıyorum. Özgürlüğü yeterince gelişmez, özgüveni yeterli değildir, kendini ilerleyen zamanlarda güçlü hissetmeyebilir, aile içi dengeler bozulur, kaygı artar. Mevcut maddi düzeni rahat gelebilir ve standartları artmayabilir dolayısıyla hayatı gecikir. Ailesinden maddi manevi kopamayan insanların sonradan kendi kurdukları ailede de mutlu olabildiklerini düşünmüyorum."
"Günümüzde artık para dijital dünyada dönüyor insanlar buna kolay para kazanma olarak baksa da ben çağa ayak uydurmaktan yanayım. Sonuçta hepimiz para kazanmak için çalışmıyor muyuz? Şu dönemde özellikle gençlerin kendilerine bir dijital alan belirleyip o konudan kendini geliştirmesi ve az emekle çok kazanmasından yanayım. Güncel sistem nasıl işliyorsa onun bir ucundan da biz tutmalıyız. Nitelikler de zamana ve kazanç şekline göre değişir.” dedi.
"RUHEN YAŞLI HİSSEDİYORUM"
27 yaşındaki Gökçe Berfin Eneç ise yaşadığı süreci şu sözlerle anlattı: “27 yaşındayım hala annemle yaşıyorum. Yıllardır çalıştığım halde ailemden ayrışıp kendi hayatımı kurmam mümkün değil. Tek başıma eve çıksam kirası faturası derken kazandığım para bunlara gidecek. Bu koşullarda genç olduğumu zar zor haftanın 1 günü arkadaşlarımla dışarı çıkarsam hissediyorum. Ki her zaman durum böyle de olmuyor. Bazen işsiz kalabiliyorum. İş bulmakta zorlandığım zamanlarım olabiliyor ve bu dönemlerde annemden destek almadan geçinmem imkansız oluyor. Ve bu geçim sadece zorunlu ihtiyaçlarım oluyor. Şu anda bile işsiz kaldığım zamanlarda edindiğim borçlarımı ödemeye çalışırken aynı zamanda hem sosyal hayatımı hem özel hayatımı hem de evdeki sorumluluklarımı yerine getirmeye çalışıyorum. Hayatım sadece ev iş ve hafta sonları bir kahve içmeye çıkmak olmaya başladı bu da beni ruhen yaşlandırdığını hissettiriyor.”
ÖĞRENCİLER GELECEK KONUSUNDA ENDİŞELİ
25 yaşındaki Nur Saygeçitli ise öğrenci olmanın getirdiği zorluklara dikkat çekerek, “Ailemden destek almadan bir hayat sürmem mümkün değil. Şu an öğrenciyim fakat eğer çalışıyor olsam da mevcut maaşlar göz önüne alındığında ailemden destek almadan hayatta kalmam çok zor olurdu. Biz de genciz gezmek istiyoruz yeni yerler keşfetmek istiyoruz fakat asgari ücretin azıcık üzerindeki maaşlarla yeni mezun bir gencin bırakın gezmeyi sadece barınma ve beslenme ihtiyaçlarını bile karşılaması çok zor.” dedi.
Gençlerle birebir yapılan görüşmeler ve araştırma sonuçları yan yana konulduğunda ortaya çıkan tablo oldukça net: Aile desteği artık bir tercih değil, mecburiyet haline gelmiş durumda. Kiralar, hayat pahalılığı, güvencesiz işler ve düşük maaşlar gençlerin kendi hayatını kurmasını zorlaştırıyor. Eğitimden işe, sosyal hayattan gelecek hayallerine kadar birçok alanda gençler sıkışmış hissediyor. Bugün yaşananlar, gençlerin sadece ay sonunu değil, geleceğini de ailelerinin omuzlarında taşımak zorunda kaldığını gösteriyor.