Gündem

Türkiye’de Kene Tehdidi ve Biyoterörizm: Tehlike Çok Büyük!

Türkiye, bir biyolojik operasyonun hedefinde olabilir mi? Türkiye semalarında görülen sıradışı olaylar, biyolojik savaş tartışmalarını yeniden alevlendirdi.

Gizemli Gözlemler ve Uçaktan Atılan Kene İddiaları

Haziran 2025’te Kayseri semalarında vatandaşlar tarafından kaydedilen ve sosyal medyada hızla yayılan görüntüler, kamuoyunda büyük bir endişe yarattı. Görgü tanıkları ve video kayıtlarında, gökyüzünden yere düşen siyah kümeler dikkat çekiyordu. Bu görüntülerle birlikte “kenelerin uçaktan atıldığı” iddiaları gündeme geldi.

Aynı günlerde, İç Anadolu Bölgesi’nde Haemaphysalis longicornis, yani kamuoyunda bilinen adıyla “Çin kenesi”, ilk kez tespit edildi. Asya kökenli bu türün Türkiye’ye doğal yollarla yayılma ihtimali oldukça düşüktü. Bu durum, kamuoyunda, planlı bir biyolojik müdahale olasılığını tartışmaya açtı.

Başkent Alarmda: Ankara’da Kene Vakalarında Dikkat Çekici Artış

Türkiye genelinde artan kene tehdidi artık başkente de ulaştı. Son günlerde Ankara’nın kırsal bölgelerinde ve çevre ilçelerinde kene vakalarında belirgin bir artış gözlemleniyor. Özellikle Gölbaşı, Bala, Çubuk ve Elmadağ gibi yarı kırsal ilçelerde hem vatandaşların hem de veteriner hekimlerin yoğun kene şikayetleri bildirdiği rapor ediliyor.

Bu artış yalnızca mevsimsel bir durum olarak değerlendirilmiyor. Uzmanlar, normalin çok üzerinde bir yayılım hızı gözlendiğini ve bazı türlerin yerel ekosistemde daha önce hiç görülmediğini belirtiyor. Bu türlerin, yurt dışından gelme ihtimali ve taşıyıcı oldukları virüsler bakımından incelenmesi gerektiği vurgulanıyor.

Ankara gibi büyükşehir merkezlerinde kene vakalarının artması, artık tehdidin sadece kırsal bölgelerle sınırlı olmadığını, doğrudan kent yaşamına ve halk sağlığına sıçradığını da gösteriyor.

Bu durum, kene popülasyonunun doğal dengeyle açıklanamayacak kadar hızlı ve yaygın arttığını; arka planda bilinçli bir yayılım olasılığının araştırılması gerektiğini ortaya koyuyor.

Çin Kenesi: Sessiz Bir Savaşın Taşıyıcısı mı?

Haemaphysalis longicornis, başta Çin ve Kore olmak üzere Doğu Asya menşeli bir kene türü. Hayvanlarda ani ölümler, insanlarda ise yüksek ateş, kanama ve organ yetmezliğine yol açabilen SFTS (Severe Fever with Thrombocytopenia Syndrome) virüsünü taşıdığı biliniyor.

Bu virüs ölümcül, hızlı yayılabiliyor ve henüz spesifik bir tedavisi bulunmuyor. En büyük tehlikesi ise, taşıyıcı hayvanlar veya doğrudan keneler aracılığıyla kontrolsüz şekilde yayılabilmesi. Türkiye gibi tarım ve hayvancılığa dayalı bölgelerde, bu türün yayılması ekonomik çöküş ve kıtlık riskini doğrudan beraberinde getiriyor.

Biyoterörizm: Mikro Ölçekli Büyük Tehdit

Günümüzde savaşın cepheleri değişiyor. Konvansiyonel silahların yerini biyolojik araçlar ve vektörler alıyor. ABD Kongresi tarafından 2019 yılında yayınlanan bir rapor, Pentagon’un 1970’li yıllardan itibaren keneleri biyolojik silah olarak geliştirdiğini ve Lyme hastalığını taşıyıcı hale getirdiğini ortaya koymuştu.

Bu gelişme, kenelerin artık sadece birer parazit değil, bir biyolojik savaş enstrümanı olabileceğini kanıtlamıştı. Bu perspektiften bakıldığında, Türkiye’de Çin kenesinin ortaya çıkışı ve buna eşlik eden gizemli hava olayları asla basit bir “doğa olayı” olarak geçiştirilemez.

Türkiye Ne Yapmalı?

Türkiye’deki tarım ve hayvancılık sektörü hâlâ geleneksel yöntemlere ve kırsal ekonomiye dayanıyor. Bu alanların zayıflatılması, yalnızca gıda arz güvenliğini değil, aynı zamanda kırsal sosyo-ekonomik yapıyı ve ulusal direnci hedef alıyor.

Bu nedenle;

• Çin kenesinin yayılımı hakkında acil bir ulusal araştırma başlatılmalıdır.

• Sivil gözlemler ciddiye alınmalı, tüm biyolojik tehditler kayıt altına alınmalıdır.

• Kene popülasyonları ve vektör hastalıklarla ilgili veterinerlik ve sağlık altyapısı güçlendirilmelidir.

• Tarım alanlarında biyolojik istihbarat ve çevresel anomali izleme sistemleri kurulmalıdır.

Sonuç: Bu Bir Doğa Olayı Değil, Operasyon Olabilir!

Keneler artık sadece kırsal bir sorun değil; biyolojik bir savaşın cephanesi olabilir. Bu tehdidi ciddiye almamak, Türkiye’nin tarımsal üretim kapasitesini, hayvancılığını ve halk sağlığını tehlikeye atmak anlamına gelir.

Bugün Çin kenesi Anadolu’ya yerleşirse, yarın tarım krizine, gıda kıtlığına ve ekonomik çöküşe neden olabilir.

Türkiye, bu görünmez cephede sessiz bir savaşın hedefi haline gelmeden önce, gereken adımları hızla atmalı. Çünkü bu savaşın mermisi mikroorganizma, hedefi ise Türkiye’dir.