Yükseköğretim Kurulu (YÖK), 2025 yılına ait güncel yükseköğretim istatistiklerini açıkladı. Verilere göre Türkiye’de toplam öğrenci sayısı geçen yıla göre yüzde 5 azalarak 6 milyon 715 bine geriledi. Örgün, açık ve uzaktan öğretim programlarındaki dağılım, ikinci üniversite ilgisi ve kadın öğrencilerin sağlık alanındaki tercihleri dikkat çekti. Gelin verileri detaylı şekilde inceleyelim...
ÜNİVERSİTE OKUYAN KİŞİ SAYISI AZALDI

Yükseköğretim Kurulu (YÖK), 2025 yılına ait güncel yükseköğretim istatistiklerini açıkladı. Buna göre Türkiye’de örgün, açık ve uzaktan öğretim dahil toplam 6 milyon 715 bin 761 öğrenci bulunuyor. Geçen yıl bu rakam 7 milyon 81 bin 289’du. Böylece toplam öğrenci sayısında yaklaşık %5’lik bir düşüş yaşandı.
İKİNCİ ÜNİVERSİTEYE TALEP ARTTI
Örgün öğretimde 3 milyon 714 bin 449 öğrenci eğitim görürken, bunların 2 milyon 571 bini lisans, 1 milyon 143 bini önlisans programlarında. Açık ve uzaktan öğretimde ise toplam 3 milyon 1.312 öğrenci bulunuyor; bunların çoğunluğu önlisans programlarına kayıtlı.
Yükseköğretim öğrencilerinin yaklaşık 2 milyonu ikinci üniversite okuyor. Bu öğrencilerin 631 bini lisans, 1 milyon 329 bini önlisans programlarında. İkinci üniversite öğrencileri hariç tutulduğunda toplam öğrenci sayısı 4 milyon 754 bin 566’ya düşüyor.
KADINLAR SAĞLIK ALANINI TERCİH EDİYOR
Uygulamalı eğitim programlarında öğrenim gören öğrenci sayısı 2 milyon 9 bin 572’ye ulaştı. Lisans düzeyinde Tıp, Hemşirelik ve Bilgisayar Mühendisliği öne çıkarken, önlisans düzeyinde Bilgisayar Programcılığı, Muhasebe ve Bankacılık öne çıkıyor. Kadın öğrenciler ise özellikle sağlık alanındaki programlara yoğun ilgi gösteriyor.
AKADEMİK PERSONEL SAYISI NE DURUMDA?

Türkiye’de yükseköğretim kurumlarında toplam 186 bin 942 akademik personel görev yapıyor. Kadın akademisyen oranı %47’ye ulaşmış durumda. Akademisyenlerin %44,2’si 40 yaşın altında, %61,1’i ise 45 yaşın altında bulunuyor.
VERİLER BİZE NE GÖSTERİYOR?

Türkiye’de üniversite eğitiminin bir değişim sürecinde olduğunu gösteriyor. Öğrenci sayısındaki azalma hem genç nüfustaki düşüşten hem de insanların eğitim tercihlerini daha bilinçli yapmasından kaynaklanıyor olabilir. Artık çoğu kişi “bir diplomam olsun” düşüncesinden çok, “hangi alanda ilerlemeliyim” sorusuna cevap arıyor.
İkinci üniversiteye olan ilgi ise insanların kendini geliştirme isteğini ortaya koyuyor. Yeni bir meslek edinmek, farklı alanlara yönelmek ya da eksik kaldığı bir konuyu tamamlamak isteyen kişi sayısı artıyor. Bu da eğitimde esneklik ihtiyacını gündeme getiriyor.
Kadın öğrencilerin sağlık alanına yönelmesi sevindirici bir gelişme. Bu durum hem kadınların istihdamda daha aktif olmasına katkı sağlıyor hem de sağlık sektöründeki nitelikli personel açığını kapatıyor. Üniversitelerin bu ilgiyi destekleyecek yeni programlar açması, burslar ve mentorluk fırsatları sunması önemli bir adım olabilir diye düşünüyorum.
Kısacası, veriler Türkiye’de eğitim anlayışının değiştiğini, öğrencilerin artık sadece diploma değil, “değer katan bir eğitim” aradığını gösteriyor.




