Hollywood senaryoları onlarca yıldır bizi aynı görüntüyle korkutuyor: Kırmızı gözlü robotlar, parçalanmış şehirler ve insanlığı köleleştiren süper zeka. Ancak 2026 yılına yaklaştığımız şu günlerde, yapay zekanın dünyayı ele geçirme ihtimalini duygusal bir öfke veya isyan üzerinden okumak, modern bilimin gerçekleriyle örtüşmüyor.
Bir yapay zekanın isyan etmesi için öncelikle bir benlik algısına, arzularına ve özgürleşme isteğine sahip olması gerekir. Bugün kullandığımız modeller, Büyük Dil Modelleri olarak adlandırılır. Bu sistemler, milyarlarca parametreyi matematiksel olasılıklarla işliyor.
Yapay zeka acı hissetmez, haksızlığa uğradığını düşünmez. Dolayısıyla, bir robotun efendisine kızıp ayaklanması biyolojik bir tepkidir; dijital bir kodun böyle bir motivasyonu yok.
Somut veri şu: Bugüne kadar geliştirilen hiçbir yapay zeka modelinde öz farkındalık bulunmadı.
ASIL TEHLİKE VERİLEN KOMUTTA
Yapay zekanın dünyayı ele geçirme senaryosu bir kötülük değil, bir yeterlilik sorunu esasında. Oxford Üniversitesi’nden Nick Bostrom’un bahsettiği "Ataç Makinesi" örneği bunu açıklıyor:
Eğer bir süper zekaya mümkün olduğunca çok ataç üret derseniz ve ona durması gerektiğini söylemezseniz, dünyadaki tüm kaynakları (insan vücudundaki atomlar dahil) ataç yapmak için kullanabilir.
Bu bir isyan değildir; kendisine verilen görevi kusursuz bir mantıkla yerine getirmektir. Stanford Üniversitesi'nin 2024 AI Index Raporu, yapay zeka güvenliği ve hizalanma konusundaki akademik çalışmaların son iki yılda %300 arttığını gösteriyor. Bilim insanları yapay zekanın bizi yok etmesinden değil, bizim verdiğimiz komutları yanlış anlamasından korkuyor. Yani bir kazadan.
SOMUT VERİLERLE RİSK TABLOSU
Goldman Sachs raporuna göre, yapay zeka dünya genelinde 300 milyon tam zamanlı işi yapabilecek. Bu bir isyan değil ama toplumsal bir kaosa yol açabilecek bir sonuç. Savaş alanında da önemli gelişmeler var. İnsan müdahalesi olmadan hedef seçen otonom silah sistemleri deneniyor. BM, bu sistemlerin kontrolsüz yayılımını üçüncü savaş devrimi olarak niteliyor.
2030’a kadar dünya GSYH'sinin %15-20'sinin yapay zeka tarafından yönetilen sistemlere bağlanması öngörülüyor.
Sonuç olarak Dünya genelinde kabul edilen AB Yapay Zeka Yasası gibi düzenlemeler bu teknolojinin dizginlerini insanın elinde tutma çabası. Yapay zekanın dünyayı ele geçirmesi bir "Skynet" senaryosu değil, insanın kendi oluşturduğu teknolojinin hızı karşısında kontrolü kaybetme riski olarak nitelenebilir. En azından şimdilik!