Bu tümör, büyüme hormonunu kontrolsüz bir şekilde salgılayarak vücutta çeşitli sağlık sorunlarına yol açar. Hastalığın belirtileri genellikle yavaş ve sinsi bir şekilde geliştiği için tanı konulması yıllar alabilir. Akromegali, erken teşhis ve tedavi edilmezse ciddi komplikasyonlara yol açarak yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürebilir ve yaşam süresini kısaltabilir.

Akromegali Ölümcül Müdür?

Akromegali doğrudan ölümcül bir hastalık olmasa da, tedavi edilmediği takdirde beraberinde getirdiği ciddi komplikasyonlar nedeniyle yaşam süresini kısaltan ve yaşam kalitesini düşüren potansiyel olarak tehlikeli bir durumdur. Kontrolsüz büyüme hormonu fazlalığı, zamanla kalbi, akciğerleri, böbrekleri ve diğer organları olumsuz etkiler. Hastaların en sık karşılaştığı ciddi sağlık sorunları arasında kardiyovasküler hastalıklar (yüksek tansiyon, kalp büyümesi, kalp yetmezliği, aritmi), diyabet mellitus, uyku apnesi ve bazı kanser türlerine (özellikle kolon polipleri ve kolon kanseri) yatkınlık bulunmaktadır. Bu komplikasyonlar, tedavi edilmeyen akromegali hastalarında erken ölüme yol açan başlıca nedenlerdir. Dolayısıyla, akromegalinin kendisi değil, onun yol açtığı sistemik sorunlar yaşamı tehdit edebilir.

Akromegali Tedavisi

Akromegali tedavisinin temel amacı, büyüme hormonu (GH) ve insülin benzeri büyüme faktörü-1 (IGF-1) seviyelerini normalleştirmek, tümörün boyutunu küçültmek ve hastanın semptomlarını hafifletmektir. Tedavi genellikle multidisipliner bir yaklaşımla, endokrinolog, beyin cerrahı ve radyolog işbirliğiyle planlanır.

Cerrahi Tedavi

Akromegali tedavisinde ilk tercih genellikle cerrahi tedavidir. Hipofiz adenomunun çıkarılması, en etkili ve hızlı tedavi yöntemidir. Çoğu durumda, transsfenoidal cerrahi adı verilen bir yöntemle burun veya üst dudak yoluyla tümöre ulaşılır. Deneyimli bir cerrah tarafından yapıldığında, bu yöntemle tümörün tamamen çıkarılması ve hormon seviyelerinin normalleşmesi mümkündür. Tümörün boyutuna ve invazyonuna bağlı olarak başarı oranı değişir.

İlaç Tedavisi

Cerrahi tedavinin başarısız olduğu, tümörün tamamının çıkarılamadığı veya ameliyatın riskli olduğu durumlarda ilaç tedavisi devreye girer. Ayrıca, cerrahi öncesinde tümörü küçültmek veya ameliyat sonrası kalan tümör hücrelerini kontrol altına almak için de kullanılabilir.

Böbrek büyümesi (Hidronefroz) nedir? Nasıl tedavi edilir?
Böbrek büyümesi (Hidronefroz) nedir? Nasıl tedavi edilir?
İçeriği Görüntüle
  • Somatostatin Analogları: Oktreotid ve lanreotid gibi ilaçlar, GH salgılanmasını baskılayarak hem hormon seviyelerini düşürür hem de tümör boyutunu küçültebilir. Genellikle aylık enjeksiyonlar şeklinde uygulanır.
  • Dopamin Agonistleri: Bromokriptin ve kabergolin gibi ilaçlar, özellikle GH ile birlikte prolaktin salgılayan tümörlerde etkili olabilir, ancak genellikle somatostatin analogları kadar güçlü değildir.
  • GH Reseptör Antagonistleri: Pegvisomant, büyüme hormonunun hedef dokulardaki reseptörlere bağlanmasını engelleyerek IGF-1 üretimini durdurur. GH seviyelerini düşürmese de, IGF-1'i normalleştirmede oldukça etkilidir.

Radyoterapi

Cerrahi ve ilaç tedavisinin yetersiz kaldığı durumlarda veya ameliyat yapılamayan hastalarda radyoterapi uygulanabilir. Radyoterapi, tümör hücrelerini yok ederek büyüme hormonu salgılanmasını azaltmayı hedefler. Geleneksel radyoterapiye ek olarak, daha odaklanmış ve yan etkileri azaltılmış stereotaktik radyocerrahi (örneğin Gamma Knife) yöntemleri de kullanılmaktadır. Radyoterapinin tam etkisi birkaç yıl sürebilir ve hipofiz yetmezliği gibi yan etkileri olabilir.

Akromegali Hastaları

Akromegali hastaları, hastalığın yavaş ilerlemesi nedeniyle başlangıçta belirtileri fark etmeyebilir veya başka hastalıklarla karıştırabilir. Hastalığın en belirgin fiziksel belirtileri arasında el ve ayaklarda büyüme, yüz hatlarında kabalaşma (burun, dudak ve çene büyümesi), alın ve elmacık kemiklerinde çıkıntı yer alır. Ses telleri etkilendiği için ses tonunda kalınlaşma görülebilir. Diğer yaygın semptomlar arasında eklem ağrıları, artan terleme, ciltte yağlanma, baş ağrıları, yorgunluk, uyku apnesi ve karpal tünel sendromu bulunur. Kadınlarda menstrüel düzensizlikler, erkeklerde ise iktidarsızlık görülebilir. Görme alanı kayıpları, tümörün optik sinirlere baskı yapması sonucu ortaya çıkabilir. Tanı, genellikle yüksek IGF-1 seviyeleri ve Oral Glikoz Tolerans Testi (OGTT) sırasında büyüme hormonunun baskılanmaması ile konulur, ardından hipofiz bezinin MRI görüntülemesi ile tümör varlığı doğrulanır. Akromegali hastaları, teşhis sonrası düzenli endokrinolojik takip gerektiren kronik bir durumla yaşarlar. Tedavi sonrası bile, olası komplikasyonlar ve yaşam kalitesini etkileyen durumlar nedeniyle dikkatli bir yönetim şarttır.

Akromegali Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Akromegali tedavi edilmediği takdirde, vücutta sürekli yüksek seviyede büyüme hormonu ve IGF-1 bulunması, çeşitli organlarda kalıcı ve ilerleyici hasarlara yol açar. Bu durum, hastanın yaşam kalitesini ciddi şekilde bozar ve yaşam süresini kısaltır. Tedavi edilmeyen akromegali, başta kardiyovasküler sistem olmak üzere birçok sistemi etkileyen ağır komplikasyonlara neden olur. Hipertansiyon, kardiyomiyopati (kalp kası büyümesi), kalp yetmezliği ve kalp ritim bozuklukları gibi ciddi kalp rahatsızlıkları gelişebilir. Metabolik olarak, insülin direnci ve diyabet mellitus (şeker hastalığı) riski önemli ölçüde artar. Solunum sisteminde, başta uyku apnesi olmak üzere solunum problemleri şiddetlenir. Eklemlerde, kemiklerin ve kıkırdakların aşırı büyümesi nedeniyle artropati (eklem hasarı) gelişir, bu da kronik ağrı ve hareket kısıtlılığına yol açar. Ayrıca, kolon polipleri ve diğer bazı kanser türlerinin gelişme riski artar. Hormon fazlalığı, yumuşak dokuların büyümesine, organomegaliye (organ büyümesi) ve zamanla geri dönüşü olmayan fiziksel deformasyonlara neden olarak hastanın görünümünü ve sosyal hayatını olumsuz etkiler. Tüm bu komplikasyonlar, tedavi edilmeyen akromegali hastalarında ortalama yaşam süresini 10 yıla kadar azaltabilen önemli bir morbidite ve mortalite nedenidir.

Kaynak: Haber Merkezi