Amerikalı start-up Life Epigenetics, basit bir kan testiyle bireylerin biyolojik yaşını ölçerek yaşam beklentisi hakkında öngörüler sunuyor. Teknolojinin temelinde, genetik yapının yaşam tarzı faktörleriyle nasıl etkileşime girdiğini inceleyen epigenetik bilimi bulunuyor.
EPİGENETİK YAŞ: KRONOLOJİK YAŞTAN FARKLI
Test, DNA dizisini doğrudan incelemek yerine beslenme, stres, spor gibi yaşam tarzı unsurlarının gen ifadesi üzerindeki etkilerini analiz ediyor. Gelişmiş algoritmalar sayesinde bireyin "epigenetik yaşı" hesaplanıyor. Bu yaş, kronolojik yaştan farklı olabiliyor ve kişilerin sağlıklı yaşam alışkanlıklarıyla biyolojik yaşlarını geriye çekebilmelerine imkan tanıyor.
SİGORTACILIKTA YENİ DÖNEM Mİ?
Life Epigenetics, sigorta şirketi GWG’nin iştiraki olarak bu testleri hayat sigortası alanında kullanmayı planlıyor. Buna göre biyolojik yaşı daha genç olanlara düşük primler sunulurken, epigenetik yaşı ileride olanlardan daha yüksek primler talep edilebilecek. Bu yöntem, sağlıklı yaşamı teşvik etse de, "biyolojik ayrımcılık" tartışmalarını gündeme getiriyor.
BİYOLOJİK AYRIMCILIK ENDİŞESİ
Uzmanlar, epigenetik testlerin genetik veya sosyoekonomik dezavantajları olan bireyler için ayrımcılık yaratabileceğine dikkat çekiyor. Ayrıca kişisel verilerin ticari amaçlarla kullanılma ihtimali ve testlere erişimdeki eşitsizliklerin sağlıkta adaletsizliği artırabileceği uyarısı yapılıyor.
HASTALIKLARI YILLAR ÖNCEDEN BELİRLEME İMKANI
Tüm tartışmalara rağmen epigenetik biliminin sağlık alanındaki potansiyeli oldukça yüksek. Uzmanlara göre bu testler, kronik hastalıklara yatkınlığı semptomlar ortaya çıkmadan yıllar önce tespit edebilir. Böylece kişiye özel koruyucu hekimlik uygulamaları ve bireyselleştirilmiş sağlık önerileri geliştirilebilir.
GELECEĞİN EN TEMEL SORUSU: TEKNOLOJİ NASIL YÖNETİLECEK?
Life Epigenetics’in geliştirdiği test, insanlara biyolojik kaderini anlama ve yönlendirme gücü sunuyor. Ancak bu teknolojinin adil, eşitlikçi ve kişisel haklara saygılı biçimde kullanılması gerektiği vurgulanıyor. Uzmanlar, teknolojik ilerlemenin insani değerlerden ödün verilmeden nasıl yönetileceğinin geleceğin en büyük sınavlarından biri olacağını ifade ediyor.



