Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Türkiye ekonomisinin küresel ölçekte artan jeopolitik gerilimler ve çok boyutlu sınamalara rağmen dengeli ve dayanıklı bir görünüm sergilediğini ifade etti. Yılmaz, makro finansal istikrarın rezerv birikimi ve güçlü ekonomik görünümle birlikte desteklendiğini vurguladı.
CARİ DENGEDE ÜST ÜSTE FAZLA
Yılmaz, mal ihracatı ve hizmet gelirlerinin cari denge üzerindeki destekleyici rolüne dikkat çekti. Temmuz, ağustos ve eylül aylarının ardından ekim ayında da cari dengenin fazla verdiğini belirten Yılmaz, ekim ayı itibarıyla yıllıklandırılmış cari açığın 22 milyar dolar olarak gerçekleştiğini kaydetti.
EKONOMİDE DENGELİ VE DAYANIKLI GÖRÜNÜM
Küresel ekonomide jeopolitik gerilimlerin etkisiyle derinleşen belirsizliklere rağmen Türkiye ekonomisinin dengeli yapısını koruduğunu vurgulayan Yılmaz, sürdürülebilir cari açık patikasındaki ilerlemenin makro finansal istikrara katkı sunduğunu belirtti. Yılmaz, bu sürecin rezerv birikimiyle birlikte ekonominin genel görünümünü güçlendirdiğini ifade etti.
ENFLASYON VE REZERVLERDEKİ GELİŞMELER
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, enflasyondaki düşüşün Türk lirasına duyulan güveni pekiştirdiğini aktardı. Artan rezervler ve iyileşen risk primi (CDS) sayesinde dış finansman maliyetlerinde düşüş yaşandığını belirten Yılmaz, bu gelişmelerin makro finansal istikrarı desteklediğini kaydetti.
ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIM HEDEFİ
Önümüzdeki döneme ilişkin hedeflere de değinen Yılmaz, iş yapma kolaylığını güçlendirecek ve yatırımcı güvenini artıracak düzenlemelerin hayata geçirileceğini bildirdi. Uygulanacak yapısal reformlarla birlikte, üretime ve istihdama pozitif katkı sağlayan uluslararası doğrudan yatırımların hızlanmasının amaçlandığını ifade etti.
İHRACAT VE BÜYÜME ODAKLI POLİTİKALAR
Yılmaz, yüksek katma değerli üretimi önceleyen sanayi politikalarıyla dış ticaret yapısının daha rekabetçi hale getirilmesinin hedeflendiğini belirtti. Mal ve hizmet ihracatının artırılmasının yanı sıra, verimlilik artışlarını odağına alan bir büyüme modeliyle vatandaşların refahının kalıcı olarak yükseltilmesinin amaçlandığını kaydetti.
