Dünyada diyabetli birey sayısı hızla yükselirken, farklı ülkelerde milyonlarca kişinin bu kronik hastalıkla yaşadığı görülüyor. Çin, Hindistan ve ABD başta olmak üzere birçok ülkede diyabet yükü artarken, Türkiye de yaklaşık 9 milyon diyabetli bireyle listenin üst sıralarında yer alıyor. Veriler, özellikle tip 2 diyabetin yaygınlaşmasında modern yaşam alışkanlıklarının etkili olduğunu gösteriyor. Türkiye’de yapılan değerlendirmelerde ise beslenme maliyetleri ve artan stres düzeyleri gibi unsurların diyabet artışı ile ilişkilendirildiği ifade ediliyor.
DÜNYANIN DİYABET HARİTASI
Diyabet verilerine göre Çin 140,9 milyon kişiyle ilk sırada yer alırken, Hindistan’da 74,2 milyon, Pakistan’da ise 33 milyon kişi diyabet tanısı ile takip ediliyor.
ABD’de 32,2 milyon, Endonezya’da 19,5 milyon, Brezilya’da 15,7 milyon kişi diyabetli bireyler arasında bulunuyor.
Meksika, Banglades, Japonya, Mısır ve Türkiye de yüksek diyabetli nüfusa sahip ülkeler arasında yer alıyor. Türkiye, 9 milyon diyabetli bireyle sıralamada 11. basamakta konumlanıyor.
DÜNYADAKİ DİYABET SIRALAMASINA DAİR ANALİZ
TÜRKİYE'DE YAŞAM KOŞULLARININ DİYABETE ETKİSİ
Türkiye’de diyabet artışının özellikle tip 2 diyabet kaynaklı olduğu belirtiliyor. Yaşam tarzının değişmesi, masa başı çalışma sürelerinin artması, hareket düzeyinin azalması ve işlenmiş gıda tüketiminin yaygınlaşması bu artışla ilişkilendiriliyor. Sağlıklı beslenmenin maliyetinin yükselmesi ve stresin günlük yaşamda daha belirgin hale gelmesi, diyabetli bireylerin karşılaştığı zorlukları artıran unsurlar arasında gösteriliyor.
"TÜRKİYE'DE DİYABET ORANLARININ ARTMASINI ENDİŞEYLE İZLİYORUM"
Diyabetli bireylerin yaşadığı sürecin günlük hayata etkilerine ilişkin Gökçe Berfin Eneç ile yapılan röportajda şu ifadeler aktarıldı:
“Türkiye’de diyabet oranlarının her geçen yıl artmasını hem bir vatandaş olarak hem de tip 1 diyabetli biri olarak endişeyle izliyorum. Diyabetle yaşayan biri olarak şunu çok net söyleyebilirim: Bu sadece bir sağlık tanısı değil; hayatın her alanına yayılan, alışkanlıkları ve duygusal dengeyi bile etkileyen bir süreç. Bu nedenle toplumda diyabetin bu kadar hızlı yaygınlaşması beni gerçekten düşündürüyor.
Türkiye’deki artışın büyük kısmı tip 2 diyabetten geliyor ve bunun arkasında modern yaşamın bize dayattığı birçok etken var. Düzensiz beslenme, uzun masa başı saatleri, hareketsizlik, yüksek şeker tüketimi… Bunların hepsi ortada. Ama bence konuşulması gereken iki büyük gerçek daha var: sağlıklı beslenmenin pahalı olması ve günlük yaşamın artık çoğumuz için aşırı stresli bir hale gelmesi.
Ne yazık ki Türkiye’de sağlıklı beslenme, çoğu insan için ulaşılabilir bir seçenek olmaktan çıkmış durumda. Taze sebze-meyve fiyatlarından sağlıklı atıştırmalıklara kadar pek çok şey pahalı. Bu da insanları daha ucuz ama daha işlenmiş, daha yüksek kalorili gıdalara yönlendiriyor. Böyle olunca diyabetin artması da kaçınılmaz bir sonuç oluyor.
Bir de işin stres boyutu var. Hepimiz çok hızlı, baskılı ve yoğun bir hayatın içindeyiz. Trafik stresi, ekonomik zorluklar, iş kaygısı, şehir yaşamının yükü… Tüm bu faktörler hormon dengemizi etkiliyor, sağlıklı beslenmeyi zorlaştırıyor ve insanları duygusal yeme eğilimine itebiliyor. Stres yönetilemediğinde hem diyabet riski artıyor hem de diyabetli bireylerin kan şekeri düzeni daha kolay bozulabiliyor.”
SONUÇ OLARAK
Diyabetin dünyada ve Türkiye’de hızla artmasında modern yaşamın getirdiği alışkanlık değişimleri belirleyici oluyor. İşlenmiş gıda tüketiminin yaygınlaşması, yüksek kalorili beslenme, fiziksel aktivitenin azalması, uzun süreli masa başı çalışma düzeni ve stres düzeylerinin yükselmesi bu artışı destekleyen temel unsurlar arasında yer alıyor. Sağlıklı beslenme maliyetlerinin yükselmesi, geniş kesimlerin daha düşük maliyetli ancak daha yüksek kalorili ürünlere yönelmesine neden oluyor. Veriler bir arada değerlendirildiğinde diyabet yükündeki artışın, günlük yaşam koşullarındaki değişimin doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıktığı görülüyor.




