Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutukluluğunun dokuzuncu yılını geride bırakan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, siyasetin gündemine oturan açıklamalara bir yenisini ekledi. Son günlerde birden fazla kanaldan kendisine “siyaseti tamamen bırakırsa serbest kalabileceği” şeklinde mesajlar iletildiğine dair iddialar ortaya atılmış, özellikle Bülent Arınç’ın cezaevi ziyareti sonrası yaptığı yorumlar büyük tartışma yaratmıştı. Demirtaş, bu iddialara hem sosyal medya mesajıyla hem de el yazısıyla kaleme aldığı kapsamlı bir mektupla yanıt verdi. Mektup, içerdiği sert ifadeler, siyasal manevraları reddedişi ve doğrudan devlet içindeki bazı çevrelere gönderdiği ima edilen mesajlarla dikkat çekti.
SİYASETE GERİ DÖNMEYİ KEAİN BİR DİLLE REDDETTİ
Demirtaş’ın kamuoyuna ulaşan ilk mesajı, siyasete döneceğine dair tüm tartışmaları keser nitelikteydi. “Bundan sonra ben artık ortaya çıkıp da adaylık, siyaset, şu bu falan hiçbir zaman düşünmem” sözleriyle düşüncesini açıkça ifade etti. Bu cümle, hem HDP/DEM tabanı hem de muhalefet cephesinde uzun süredir dillendirilen “Demirtaş yeniden aktif siyasete döner mi?” sorusuna kesin yanıt oldu. Demirtaş, mektubunda da bu pozisyonunu güçlendirerek, dışarıdan kendisine atfedilen her tür siyasi yönlendirmeyi reddettiğini açıkça belirtti.
İYİ NİYETLİ DE OLSA DIŞARIDA BENİM ADIMA KONUŞMAYIN
Demirtaş’ın mektubundaki en çarpıcı bölüm, kendisine ait olmayan sözlerin kamuoyuna aktarılmasından duyduğu rahatsızlıktı. Demirtaş, “Beni en çok zorlayan şeyse, ismimde dahi bulunmadığım sözlerin, düşüncelerin bana mal edilerek dışarıda kamuoyuna aktarılmasıdır" ifadeleriyle özellikle son dönemde Demirtaş’ın ziyareti sonrası “umutlu konuşmalar” yaptığını iddia eden Bülent Arınç’a dolaylı ancak net bir yanıt olarak değerlendirilirken, Arınç’ın “Demirtaş siyasete dönmek istemiyor” mealindeki sözlerinin de Demirtaş tarafından doğrulanmadığı anlamına geliyor. Demirtaş’ın mektubunda öne çıkan bir diğer kritik bölüm şu ifadelerdi:
“Ben buraya onurumla, başım dik girdim. Onurumu kimseye çiğnetmeden ya başım dik çıkarım ya da burada ömrümün son gününe kadar kalırım.” Bu cümleler, uzun süredir kulislerde konuşulan “siyasi pazarlıklar, şartlı tahliye beklentileri veya siyaseti bırakma karşılığı serbest kalma” iddialarına Demirtaş’ın açık bir rest çektiğinin göstergesi oldu.
"BUNDAN BÖYLE KENDİ ARKADAŞLARIM DIŞINDA KİMSEYLE GÖRÜŞMEYECEĞİM"
Demirtaş’ın mektuptaki en sert ve en somut açıklamalarından biri ise yeni iletişim kısıtlaması:
“Bundan böyle kendi arkadaşlarım hariç siyaseci ve avukatlarla görüşmeyeceğim. Çünkü bu çarpıtma ve suistimallerin önlenmesinin başka yolu kalmadı.” Bu karar, hem kendi çevresinden hem de muhalefet içinden cezaevine giden bazı siyasilerin Demirtaş üzerinden mesaj iletme girişimlerinin sona erdirileceği anlamına geliyor. Ayrıca, son aylarda Demirtaş’ın görüşme trafiğinin “siyasi manipülasyonlara malzeme edildiği” yorumlarını da doğrular nitelikte. Mektupta yer alan şu satırlar dikkat çekiyor:
“Benim dışımda yapılan hiçbir açıklama, yorum, düşünce beni bağlamaz. Çarpıtma, uydurma, yanıltma amaçlı yapılan ve bana mal edilen düşünceleri de üzüntüyle karşılıyorum.” Demirtaş’ın bu ifadeleriyle hem bazı siyasi aktörlere, hem de medyada “Demirtaş yakında çıkabilir” yönünde kulis haberleri yazan isimlere net bir mesaj verdiği yorumlanıyor.
Demirtaş’ın kaleme aldığı mektup, dokuz yıllık tutukluluk sürecinde yaptığı açıklamalar arasında en doğrudan siyasi mesajlardan biri olarak değerlendiriliyor. Mektubun satır aralarında; kendisinin dışarıdan şekillendirilmeye çalışılan bir siyasi figür olmaya direndiği, kendisine yönelik “çıkış stratejileri”nin farkında olduğu ve bu tür girişimleri tamamen reddederek demokratik mücadele çizgisinden taviz vermeyeceğini net şekilde ortaya koydu. Bu açıklamalar, hem iktidar hem muhalefet hem de DEM Partisi açısından yeni bir siyasi denge ve tartışma zemini yaratacak gibi görünüyor.
