Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), sivrisinekler aracılığıyla yayılan Chikungunya virüsüne karşı dünya genelinde alarm verdi. DSÖ yetkilileri, virüsün küresel salgına dönüşme riski taşıdığına dikkat çekti ve 2004 yılında yaşanan büyük salgının benzeri belirtilerin tekrarlandığını vurguladı. Uzmanlar, erken önlem alınmazsa milyonlarca kişinin enfekte olabileceği uyarısında bulundu.
5,6 MİLYAR KİŞİ TEHLİKE ALTINDA
DSÖ, Chikungunya virüsünün şu anda dünya genelinde 119 ülkede tespit edildiğini belirtti. Alvarez, “Chikungunya yaygın olarak bilinen bir hastalık değil ancak 5,6 milyar insan bu virüs nedeniyle risk altında” ifadelerini kullandı.
CHIKUNGUNYA HANGİ BELİRTİLERİ GÖSTERİYOR?
Hastalık, enfekte dişi sivrisineklerin ısırmasıyla bulaşıyor. Yüksek ateş ve şiddetli eklem ağrıları, Chikungunya virüsünün başlıca belirtileri arasında yer alıyor. Gövdede ve uzuvlarda kırmızı döküntüler, göz arkasında ağrı gibi semptomlar da görülebiliyor. Belirtiler birkaç gün sürebileceği gibi, bazı hastalarda eklem ağrısı aylarca hatta yıllarca devam edebiliyor.
KÜRESEL YAYILIM HIZLANDI
Madagaskar, Somali ve Kenya gibi Afrika ülkelerinde virüsün hızla yayıldığını, Güney Asya’da ise salgın düzeyinde vakalar rapor edildiği açıklandı. Fransa’da yerel bulaşma vakaları doğrulandı, İtalya’da ise şüpheli vakalar araştırılıyor.
TÜRKİYE’DE GÖRÜLDÜ MÜ?
Türkiye’de Chikungunya, bildirimi zorunlu bulaşıcı hastalıklar listesinde yer almasa da gözetim altındaki arbovirüsler arasında bulunuyor. Özellikle yurtdışından gelen kişilerde ithal vakalar kayıtlara geçiyor. Ayrıca, virüsü taşıyan Aedes türü sivrisineklerin Karadeniz ve Marmara bölgelerinde görülmesi, yerel bulaşma riskini artırıyor.
KORUNMA YOLLARI VE UYARILAR
Virüs için onaylı bir aşı veya özel tedavi bulunmuyor. DSÖ, sivrisinek kovucu kullanılması, vücudu örten giysiler tercih edilmesi, su birikebilecek yerlerin temiz tutulması gibi önlemleri öneriyor. Özellikle sabah erken ve akşamüstü saatlerinde aktif olan kaplan sivrisineklerine karşı dikkatli olunması gerektiği bildiriliyor.
DSÖ, salgının etkili olduğu bölgelerde toplumsal bağışıklığın zayıf olduğunu ve bu nedenle nüfusun yüzde 75’ine kadarının etkilenebileceğini belirtiyor.