Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde "Dijital Çağda Çocuk Medyası: Aileyi Güçlendirmek, Değerler İnşa Etmek" başlığıyla düzenlenen TRT Uluslararası Çocuk Medyası Zirvesi'ne katıldı. Zirvede önemli değerlendirmelerde bulunan Emine Erdoğan, Türkiye’de günlük ekran süresinin 6 saatin üzerine çıktığına dikkat çekti. Erdoğan, ebeveynlerin dijital alışkanlıklarının çocuklar üzerindeki etkilerine değinerek, çocukların "unutulma hakkı"nın ihlal edildiği uyarısında bulundu.
"DİJİTAL DÜNYANIN TEMELİNİ BİZ ATTIK, GÖÇMEN DEĞİLİZ"
Konuşmasında "dijital yerli" ve "dijital göçmen" kavramlarına değinen Emine Erdoğan, ebeveynlerin de bu dünyayı kuranlar olarak sorumluluk taşıdığını belirtti. Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Takvimler, dijital çağı gösteriyor. Çocuklarımıza 'dijital yerli', bize 'dijital göçmen' deniliyor. Doğrusu ben bu tanımlamalara pek katılmıyorum. Çünkü onları yerlisi ilan ettiğimiz bu dijital dünyayı biz kurduk. Temelini biz attık, çimentosunu biz döktük. Dolayısıyla, kendimize göçmenlik payesi verip yeni nesillerin, dijital dünyanın labirentlerinde kaybolmalarını bir köşeden izleyemeyiz. Fakat gelin önce iğneyi kendimize batıralım. Çünkü çocukların hayatlarını doğdukları ilk andan itibaren dijitalleştiren bizleriz."
"ÇOCUKLARIN UNUTULMA HAKKI ELİNDEN ALINIYOR"
Teknolojik cihazların ebeveynler tarafından bazen "dijital emzik" veya "dijital arkadaş" olarak kullanıldığını belirten Erdoğan, çocukların mahremiyetinin risk altında olduğunu vurguladı. Emine Erdoğan, konuya ilişkin şunları kaydetti:
"Ebeveynler çocukların ev hallerinden okul hayatlarına kadar hemen her anlarını sosyal medyada paylaşıyorlar. Çocuk adına hayatı boyunca peşini bırakmayacak bir dijital ayak izi oluşturuyorlar. Bunun sonucunda çocukların her insanın hakkı olan 'unutulma hakkı' elinden alınıyor. Artık evlerin kapısı kapandığında dünya dışarıda kalmıyor. Kendi rızamızla kapılarımızı, duvarlarımızı saydamlaştırıyoruz. Evlerimizin içinde her an tanıdığımız ve tanımadığımız, güvenilir olup olmadıklarını hiç bilmediğimiz onlarca insanı ağırlıyoruz. Ne yazık ki mahremiyet kavramının, son derece muğlaklaştığı günlerden geçiyoruz. Aynı çatı altında herkesin kendi ekranındaki dünyada kaybolduğu yaşamlar kuruluyor. Dijital dönüşümün beraberinde getirdiği kültür, bizi 7/24 kesintisiz, molasız, özel hayatsız, adap kuralları belirlenmemiş, bir iletişime mecbur ediyor."
"YETİŞKİNLERİN BAŞLARI EKRANLARA GÖMÜLÜ OLDUĞU SÜRECE ÇOCUKLAR DA FARKLI BİR YOL İZLEMEYECEKTİR"
Haberleşme uygulamalarında çevrimdışı olma seçeneğinin kalmadığına ve aile bağlarının zayıfladığına dikkat çeken Erdoğan, ekran süreleriyle ilgili verileri paylaştı:
"Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de ekran süresi günlük 6 saatin üzerinde. Araştırmalar, insanların telefonlarını günde ortalama 100 kez kontrol ettiğini söylüyor. O yüzden şunu unutmayalım ki yetişkinlerin başları ekranlara gömülü olduğu sürece çocuklar da farklı bir yol izlemeyeceklerdir. Dijital dönüşümün olumsuz etkilerine karşı bizi koruyacak olan güçlü ailelerdir."
Ailenin direncinin artması için yüz yüze iletişimin önemine değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sanal dünya, çocuklar için hem mekan hem kültür üreticisi hem de sözde 'değerlerin' öğrenildiği bir yer olmasın. Çocuklarımız, sosyal medyada aradıkları beğeniyi, ilgiyi, özgüveni, sevgiyi, aile ocağında bulsun. O yüzden gelin, bayramlaşmayı görüntülü konuşmalarla, özel günleri kutlamayı sanal kartlarla, duygularımızı anlatmayı emojilerle ikame etmeyi bırakalım. Hayatın da, tıpkı bir bahçe gibi, bakım ve özen istediğini unutmayalım. Bu alanı kontrol etmek, sınırlamalar koymak, anne baba olmanın gereklerini yapmak, sansür olarak görülmemelidir."
"HERKESİ DİJİTAL DÜNYADA ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ'Nİ İMZALAMAYA DAVET EDİYORUM"
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın çalışmalarına değinen Erdoğan, hazırlanan sözleşmeyi imzaladığını belirterek şu açıklamayı yaptı:
"Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız, dünyada bir ilki gerçekleştirdi. Uzman isimlerle, Dijital Dünyada Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni hazırladı ve ilk imzacısı oldu. Bakanımız Sayın Mahinur Hanım'ı ve emeği geçen herkesi gönülden kutluyorum. Çocukların dijital ortamlarda güvenliğini sağlamak, haklarını korumak ve onları desteklemek için bugün ben de sözleşmeyi imzaladım. Bu vesileyle herkesi, Dijital Dünyada Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni imzalamaya davet ediyorum."
Bakanlığın 15 yaş altı çocuklara yönelik sosyal medya düzenlemesi üzerinde çalıştığını da bildiren Erdoğan, "O da çok yakında hayata geçecek inşallah. Başka ülkelerde de sosyal medyaya yönelik yasal düzenlemeler yapılıyor. Ne mutlu ki, tüm dünyada bu hususta artan bir farkındalık var. Bizim önceliğimiz her zaman çocuklarımızın yüksek yararını merkeze alan politikalar üretmek ve haklarının tüm mecralarda korunmasıdır" ifadelerini kullandı.
"ARAŞTIRMALAR DİJİTAL OYUNLARLA ÇOCUKLARIN İNTİHARA SÜRÜKLENDİĞİNİ ORTAYA KOYUYOR"
TÜİK verilerini ve dijital riskleri değerlendiren Erdoğan, çocukların karşı karşıya olduğu tehlikeleri şu sözlerle aktardı:
"Ülkemizde 6-15 yaş arasındaki çocukların internet kullanımı, yüzde 91'den fazla. Kullanma amaçlarına baktığımızda her ne kadar yüzde 75 eğitim amaçlı kullanılsa da, internet yaklaşık yüzde 84 video seyretme, yüzde 73 oyun oynama, yüzde 72 sosyal medya için kullanılıyor. Araştırmalar, dijital oyunlarla çocukların intihara sürüklendiğini, şiddete meyilli hale geldiğini, gerçeklik duygularını yitirdiklerini, akademik başarılarının düştüğünü açıkça ortaya koyuyor. Cep telefonlarının, hafızanın bozulmasına, bilişsel becerilerin azalmasına, hatta antisosyal davranışlara sebep olduğu biliniyor. Çocuklar, sosyal medya mecralarında, çevrimiçi istismardan siber zorbalığa, cinsiyetsizleştirme propagandasından dijital bağımlılığa kadar birçok risklerle karşı karşıya kalıyor."
"TOPLUMUMUZUN HER KESİMİNDE TEMİZ İÇERİK TALEBİ VAR"
Zararlı içeriklerin sadece sosyal medyada olmadığını belirten Erdoğan, "Üstelik sırf sosyal medyada beğeni toplamak için her türlü kamusal alanda, toplu taşımalarda, toplum huzurunu bozan eylemler sergilendiğini, üzülerek görüyoruz. Tabii zararlı içerikler yalnızca sosyal medya ya da oyunlarda bulunmuyor. Dijital yayın platformlarında ve televizyonlarda da, şiddetin ve değerlerimizle bağdaşmayan konuların evcilleştirildiği içeriklerle kuşatılmış durumdayız. Bu konuda, toplumumuzun her kesiminde, günden güne büyüyen bir eleştiri ve 'temiz içerik' talebi var" dedi.
Erdoğan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
"Mesela teknoloji, çevre sorunlarını bitirebilir. Sosyal medya, gıda israfını sonlandıran bir ilham platformu olabilir. Dijital oyunlar, çocukların bilişsel becerilerini geliştirecek şekilde tasarlanabilir. Yeter ki biz bu niyette olalım ve tüm paydaşlar üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirsinler."





