Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium'da düzenlenen Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) 29. Olağan Genel Kurulu'nda konuştu. Erdoğan, işçi-işveren ilişkileri, asgari ücret süreci ve iş sağlığı güvenliği konularında önemli açıklamalarda bulundu. Asgari ücret görüşmeleri öncesinde işverenlere doğrudan çağrıda bulunan Erdoğan, sorumluluk vurgusu yaptı.
İŞVERENLERE ASGARİ ÜCRET ÇAĞRISI
Yarın başlayacak Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantılarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, işveren kesimini temsil eden TİSK'ten beklentisini şu sözlerle dile getirdi:
"Malumunuz, yarın Asgari Ücret Tespit Komisyonu ilk toplantısını yapacak. Komisyon çalışmalarında işverenleri temsilen yer alan TİSK heyetinden, ellerini taşın altına koymalarını bekliyorum. İşçi kardeşlerimize yönelik atacağınız her olumlu adım; verimlilik, kazanç ve bereket olarak dönecektir. Hep söylerim: Kefenin cebi yok. Dünyadan dar bekâya mal mülk değil; adalet, hakkaniyet, dürüstlük üzerine yaşanmış bir hayat ile hayır dualar götüreceğiz. İster siyasetçi ister işveren olalım; eğer geride hayırla yâd edilen bir miras bırakabiliyorsak, işte asıl zenginlik budur. Bahtiyarlık kaynağı budur."
KİMSENİN MAĞDUR OLMADIĞI BİR SİSTEM HEPİMİZİN ÖNCELİĞİDİR
İşçi ve işveren arasındaki ilişkilerin temelinde adalet olması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Değerli dostlar, İşçi ve işveren arasındaki ilişkilerin adil, sürdürülebilir ve hakkaniyetli olması bizim için vazgeçilmezdir. Bu ilişki sağlıklı bir zemine oturtulmadığında, Allah muhafaza, sömürü ve adaletsizliğe giden yol önümüzde açılacaktır. Bu da yalnızca sosyal barışın altını oymakla kalmayacak, aynı zamanda birlik ve dayanışma iklimine de zarar verecektir. Evet… Diğer tüm alanlarda olduğu gibi işçi ve işveren arasındaki ilişkilerde de baktığımız yer hak ve adalet eksenindedir. Kimsenin mağdur olmadığı, kimsenin emeğinin göz ardı edilmediği; işleyen ve güven veren bir sistem hepimizin önceliğidir."
İHMALİ OLAN KİM VARSA KİMSENİN GÖZÜNÜN YAŞINA BAKMIYORUZ
İş sağlığı ve güvenliği konusuna da değinen Erdoğan, yaşanan iş kazalarına dikkat çekerek şunları söyledi:
"Tabii burada şunu da önemle ifade etmek durumundayım: Hak konusunu sadece ücrete sıkıştırmak doğru değildir. Güvenli ve sağlıklı çalışma şartlarının temini de hakkın bir parçasıdır. Zaman zaman hepimizin içini acıtan, millet olarak yüreklerimizi dağlayan çok üzücü iş kazaları meydana geliyor. Ekmeklerini helal yoldan, alın teriyle kazanan, ailelerini geçindirmek için zor şartlar altında özveriyle çalışan emekçilerimiz, bu kazalar neticesinde yaralanıyor, kimi zaman da maalesef hayatını kaybediyor. Biz devlet olarak emekçi kardeşlerimizin güvenli ortamlarda, gönül huzuruyla ve rahatça çalışabilmesi için elimizdeki tüm imkânları azami ölçüde seferber ediyoruz. Hem sertifikasyon hem de teftiş mekanizmalarımızı tam anlamıyla işletmeye özen gösteriyoruz. İzmir Konak, Beşiktaş Gayrettepe, Bolu Kartalkaya ve en son Kocaeli Dilovası facialarında olduğu gibi ihmali olan kim varsa kamu ve belediye görevlileri dâhil kimsenin gözünün yaşına bakmıyoruz. Fakat işverenlerimizin de iş sağlığı ve güvenliği konusunda üzerlerine düşen tüm yükümlülükleri titizlikle yerine getirmesi gerekiyor."
TİSK KRİTİK DÖNEMLERDE YERLİ VE MİLLİ BİR DURUŞ SERGİLEMİŞTİR
TİSK'in çalışmalarını ve duruşunu takdir ettiğini belirten Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Şunu da büyük bir memnuniyetle paylaşmakta fayda görüyorum: 3 dönemdir refah ve istikrarımızı tehdit eden sınamalarla mücadelede TİSK ailesi, milleti ve devletinin yanında olduğunu açık ve net bir şekilde göstermiştir. Dışarıdan aldıkları talimatlarla siyaset ve toplum mühendisliğine soyunan, vesayete vefa borcunu ödemeye çalışan kimi oluşumların aksine TİSK, kritik dönemlerde yerli ve millî bir duruş sergilemiştir. Bunun için Özgür Burak Akkol’u, yönetim, denetim ve disiplin kurullarının değerli üyelerini, TİSK ailesinin hiçbir ferdini şahsım ve milletim adına tebrik ediyor, kendilerine takdirlerimi iletiyorum."



