Tarihî yarımadanın arka sokaklarında, vapur dumanlarının arasından süzülen bir korku…
1930’lu yıllarda İstanbul’un Kasımpaşa semtinde işlenen bir dizi vahşi çocuk cinayeti, Türkiye’de ilk kez bir “seri katil” profili tartışmasına yol açtı.
Basın onu “Kasımpaşa Canavarı” olarak adlandırdı. Ve bir kabus başladı…
Peki kimdi bu canavar? Ne yaptı? Ve nasıl yakalandı?
Olayların Başladığı Semt: Kasımpaşa
1930’lu yılların başında, İstanbul’un işçi sınıfı mahallelerinden biri olan Kasımpaşa, göç alan, kalabalık ve kaotik bir yerdi.
İşte bu ortamda çocuklar birer birer gizemli şekilde kaybolmaya başladı.
Bazıları hiç bulunamadı…
Bazılarıysa parçalanmış, işkence görmüş halde geri döndü.
Mahallede panik büyüdü.
Kurbanlar Genellikle Çocuklar-Gençlerdi
Failin hedefi genellikle 10 yaş altındaki erkek çocuklardı.
Cinayetler arasında dikkat çeken ortak noktalar vardı:
Kurbanlar evlerine veya mahallelerine yakın bölgelerden kaçırılıyordu.
İşkence izleri taşıyorlardı.
Organları alınmış veya bedenleri bozulmuş oluyordu.
Cesetler ya boş arsalarda ya da terk edilmiş yapılarda bulunuyordu.
Bu detaylar, failin örgütlü, soğukkanlı ve tekrar eden bir “ritüel”le cinayet işlediğini gösteriyordu.
Basında Yer Alan Vahşet Detayları
Kurbanlar kafasına demir çubukla vurulmuş halde bulundu. Yüzüne ya da vücuduna kireç dökülen kurbanlar vardı.
Organ eksikliği rapor edilmişti.
Kıyafetleri çıkarılmış, sokak ortasına bırakılmış çocuklar vardı.
“Seri Katil” Kavramıyla İlk Tanışma
Bu dönem Türkiye’sinde “seri katil” kavramı bilinmiyordu.
Ancak basın bu vahşeti anlatmak için şu ifadeyi kullandı:
“Bir canavar var! İnsan gibi değil, mahlûk gibi!”
Kasımpaşa Canavarı ismi ilk kez İkdam ve Cumhuriyet gazetelerinde manşet oldu.
Polis teşkilatı o güne dek görülmemiş bir soruşturma yürüttü:
-Haritalar çizildi,
-Mahalle mahalle sorgulamalar yapıldı,
-Çocukları yalnız bırakan aileler uyarıldı.
Yakalandı mı?
Failin kimliği basına resmî olarak açıklanmasa da, olayla bağlantılı olarak bir sapık şahsın yakalandığı ve akli dengesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle Toptaşı Akıl Hastanesi’ne kapatıldığı bilgisi sızdı. Ancak gerçek değildi.
Bir taksicinin ifadesi ise, en çok dikkat çeken detay oldu:
Taksici, gece karanlığında terk edilmiş bir bölgeden geçerken, aracının bir tekeri patlıyor. Gecenin bir saatinde, tek başına aracından iniyor ve tekeri değiştirmek istiyor. İşte ne oluyorsa o an yaşanıyor.
Bir süre sonra arkadan kendisine birisinin yaklaştığını görür, işte o an anlar o kişinin Kasımpaşa Canavarı olduğunu. Elinde demir bir çubuk vardır.
Taksicinin elinde ise sadece bir fener. Taksici feneri canavarın gözlerine tutar. Yaşadıklarını şu şekilde aktarır: "İlk darbeyi atlattıktan sonra elimdeki feneri canavarın gözlerine tuttum. Masmavi gözlerinde tuhaf parıltılar vardı. Daha önce böyle bir şey görmemiştim. Sadece 'yapma' diye bağırabildim. Canavar karanlıkta birdenbire kayboldu."
İşte bu olaydan sonra bir daha cinayet yaşanmadı. Kasımpaşa Canavarı yakalanmadı, ancak bir daha cinayet yaşanmadı.