2016 yılında alınan kararla kalıcı hale getirilen yaz saati uygulaması, dokuzuncu yılında da sabahın kör karanlığında sokakları dolduran milyonların en büyük çilesi olmaya devam ediyor. Vatandaş artık güneşi iş yerinde karşılamaktan yorgun.
2016/8589 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile hayatımıza giren "sabit saat" uygulaması, kış mevsiminin yüzünü göstermesiyle birlikte yeniden tartışmaların odağında. Sabahın zifiri karanlığında, yoğun sis ve araç farlarının ışığında duraklara yürüyen vatandaşlara mikrofon uzattık.
"GÜNEŞ GÖRMEDEN OKULA GİRMEK ÇOCUKLARA AĞIR GELİYOR"
Durakta çocuğunu servise bindirmeyi bekleyen bir İlkokul öğretmeni E. K durumun eğitim üzerindeki etkisini şu sözlerle anlatıyor:
"İlk derste öğrencilerimin yarısı hala uykuda oluyor. Çocuklar karanlıkta uyanıp, karanlıkta yola çıkıyor. Güneş doğduğunda biz çoktan dersin yarısını bitirmiş oluyoruz. Bu sadece bir saat meselesi değil, çocukların biyolojik ritmiyle oynuyoruz."
"GÜVENLİK EN BÜYÜK ENDİŞEMİZ"
Her sabah 06:30'da evden çıkmak zorunda olan bir özel sektör çalışanı, karanlık sokaklardaki tedirginliğini dile getiriyor:
"Sokak lambaları bazen yanmıyor, her yer ıssız. Bir kadın olarak o karanlıkta otobüs durağına yürürken arkama bakmaktan yoruluyorum. 2016’dan beri kışları bizim için sabah değil, gecenin devamı gibi geçiyor."
"ESKİDEN BU SAATTE BEREKET VARDI"
Eline bastonunu almış, puslu havada adımlarını dikkatle atan emekli bir esnaf ise geçmişe özlem duyuyor:
"Eskiden saatler geri alınırdı, namazımızı kılar, dükkanımızı gün ışığıyla açardık. Şimdi sabahın sekizinde hala geceyi yaşıyoruz. Benim yaşımda birinin bu alacakaranlıkta kaldırımda yürümesi bile tehlike. Çukuru göremiyorsun, arabayı fark edemiyorsun. Bu inadın nedenini anlamıyoruz."
