Avrupa Birliği, dijital dönüşüm kapsamında sınır geçişlerinde yepyeni bir döneme geçiyor. Haberin Burada’nın haberine göre, 12 Ekim 2025’te devreye alınacak olan EES (Entry/Exit System) ile artık pasaportlara damga vurulmayacak; bunun yerine yüz tanıma ve parmak izi doğrulaması kullanılacak. Kısacası, biyometrik kimlik ile pasaportsuz seyahat dönemi resmen başlıyor. Bu gelişme, özellikle Türkiye’den Schengen bölgesine seyahat eden milyonlarca yolcuyu doğrudan ilgilendiriyor.
Pasaportsuz seyahat mümkün mü, EES nedir, nasıl çalışıyor?
Yeni sistemin kalbinde EES – Entry/Exit System yer alıyor. Avrupa Birliği'nin sınır güvenliğini artırmak amacıyla geliştirdiği bu dijital sistem sayesinde, Schengen bölgesine giriş yapan tüm yolcuların yüz tanıma ve parmak izi verileri kaydedilecek. Giriş-çıkış tarihleri, kalış süresi ve kimlik bilgileri dijital ortamda tutulacak.
EES ile birlikte artık pasaportlara damga basılmayacak. Bu, hem sınır işlemlerini hızlandıracak hem de sahte belgelerle girişleri engelleyecek. Sistem, 2026 Nisan itibarıyla tüm Avrupa sınırlarında aktif olarak kullanılacak.
Yüz tanıma sistemleri nasıl çalışıyor, dijital kiosk nedir?
Yüz tanıma teknolojisinin en önemli uygulamalarından biri, dijital kiosk adı verilen yapay zekâ destekli geçiş terminalleri. Yolcu, bu kioskların önüne geçtiğinde:
Yüzü yüksek çözünürlüklü kamera tarafından taranıyor.
Görüntü, pasaporttaki biyometrik veriyle eşleştiriliyor.
Parmak izi sensörüyle kimlik doğrulaması tamamlanıyor.
Sistem, yolcunun verilerini EES ya da IATA One ID altyapısına kaydediyor.
Artık pasaport göstermeden, sadece yüzünüzle seyahat edebiliyorsunuz. Bu işlem sadece birkaç saniye sürüyor. Dijital kiosklar şimdiden New York, Tokyo, Doha, Londra, Singapur gibi büyük havalimanlarında aktif şekilde kullanılıyor.
Türkiye EES sisteminden nasıl etkilenecek?
Türkiye, AB üyesi olmadığı için EES sistemi doğrudan iç hatları etkilemiyor ancak Türk vatandaşları Schengen bölgesine girişlerde bu sistemden geçmek zorunda kalacak. Özellikle Almanya, Fransa, Hollanda gibi Avrupa ülkelerine sık seyahat eden yolcular için artık biyometrik kayıt zorunlu olacak.
Ayrıca İstanbul Havalimanı, Sabiha Gökçen ve Antalya gibi büyük uluslararası terminallerde dijital kiosk testlerine başlandı. Türkiye çıkışlı yolcular da yakın zamanda bu temassız geçiş sistemlerini kullanarak daha hızlı işlemler gerçekleştirebilecek.
ABD ve IATA One ID programı: Her yerde yüzle seyahat mümkün mü?
Avrupa’nın ardından Amerika Birleşik Devletleri de benzer uygulamaları devreye almış durumda. TSA Touchless ID ve CBP Simplified Arrival uygulamaları, pasaport ve boarding kart göstermeye gerek kalmadan sadece yüz tanıma ile kimlik doğrulamayı sağlıyor.
Ayrıca Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nin (IATA) geliştirdiği One ID Programı, yolcuların tek bir biyometrik veriyle tüm seyahat sürecini tamamlamalarını hedefliyor. Check-in, güvenlik, boarding gibi tüm aşamalarda yüz tanıma yeterli olacak. Şu anda bu sistem, pilot uygulama olarak Doha, Tokyo, Londra ve Singapur gibi şehirlerde test ediliyor.
Bu teknoloji güvenli mi, biyometrik veriler nasıl korunuyor?
Yüz tanıma ve parmak izi gibi veriler, kişisel ve hassas veri kategorisine giriyor. Bu nedenle veri güvenliği tartışmaları oldukça önemli. AB mevzuatına göre:
Veriler yalnızca sınır güvenliği amacıyla kullanılıyor.
Belirli bir süre sonra otomatik olarak siliniyor.
İzinsiz üçüncü taraf erişimi yasak ve cezai yaptırıma tabi.
ABD’de ise TSA, çekilen yüz görüntülerinin 24 saat içinde silindiğini resmi olarak duyurdu. Ancak uzmanlar, yapay zekâ hataları, siber saldırı riski ve veri sızıntısı gibi konularda halen dikkatli olunması gerektiğini vurguluyor. Özellikle çocuklar, yaşlılar ve yüz yapısı değişebilen bireylerde sistemsel hatalar yaşanabiliyor.




