Yaşam

Ruhunu renklerle besleyen bir sanatçının hikayesi

Bugün bize Ressam Serap Gürdamar eşlik ediyor. Gürdamar ile sanat yolculuğunu, resme olan tutkusunu, eserlerinde işlediği temaları ve duygulara dokunan sanat anlayışını konuştuk.

Renklerin, ışığın ve duyguların bir araya geldiği büyülü bir dünyanın kapılarını aralayan Ressam Serap Gürdamar sanatın hayatındaki yerini ve resimle kurduğu derin bağı anlattı. Gürdamar’a göre resim yapmak yalnızca bir uğraş değil, insanın kendini ifade etme biçimi, ruhunu besleyen bir yaşam tarzı. Sanat yolculuğunu, ilham aldığı ressamları ve eserlerinde işlediği temaları samimi bir dille paylaşan Gürdamar, resmin “güzellikleri ölümsüzleştirmenin” en güçlü yollarından biri olduğunu vurguladı.

SANATLA BESLENEN BİR HAYAT

Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resim Öğretmenliği Bölümü’nden 2005 yılında dereceyle mezun olan Serap Gürdamar, aynı yıl Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümü’nde yüksek lisansa başladı. Çocukluğundan beri resim yapmaktan büyük keyif aldığını dile getiren Gürdamar, “Resim çizmek benim için bir yaşam biçimi. Uyku gibi, beslenme gibi bir ihtiyaç. Ruhumu besliyor, duygularımı resim yaparak ifade ediyorum” dedi.

Her sanat akımından etkilendiğini söyleyen Gürdamar, kendisine ilham veren sanatçılar arasında Türk sanatının önemli isimlerinden Osman Hamdi Bey, Mihri Müşfik Hanım ve Füreya Koral’ın bulunduğunu belirtti. Dünyaca ünlü ressamlardan ise Rembrandt, Van Gogh, Renoir ve Bruegel’e hayranlık duyduğunu ifade eden sanatçı, “Bu isimlerin sadece resimlerine değil, yaşam biçimleri ve sanat anlayışlarına da hayranlık besliyorum” dedi.

ESERLERİNDE ZAMAN TEMASI HAKİM

Eserlerinde zamanın geçişi ve çocukluğa özlem temalarını işlediğini belirten Gürdamar, son yıllarda bu duyguları deformasyona uğramış saatler ve oyuncaklar üzerinden yansıttığını söyledi. “Resimlerimi iç bükeye dönüştürülmüş görüntüler olarak, olabildiğince gerçekçi bir üslupla yapıyorum. Yağlıboya, akrilik, suluboya, pastel ve baskı teknikleri gibi birçok farklı malzeme kullanıyorum” diye ekledi.

UNUTULMAZ VE DUYGULANDIRAN SERGİ ANISI

Sanatın insanlara duygusal anlamda dokunduğunu vurgulayan Gürdamar 2008 yılındaki Kemaliye sergisi sırasında yaşadığı unutulmaz bir anısını şöyle anlattı:

“O sergideki resimleri, 2006’da çektiğim fotoğraflardan oluşturmuştum. Bir tablomda, değirmen merdiveninde oturan yaşlı bir değirmenci vardı. Meğer o amca fotoğraftan kısa süre sonra vefat etmiş. Sergiyi gezen kızı, babasının resmini görünce çok duygulanmıştı. Bu olay beni derinden etkiledi. Resim başka biri tarafından satın alınmıştı ama ben İstanbul’a dönünce resmin bir fotoğrafını çerçeveletip o kadına gönderdim.”

“SANAT DUYGULARA DOKUNMAKTIR”

Sanatın yalnızca bir ifade biçimi değil insanlarla duygusal bağ kurmanın bir yolu olduğunu söyleyen Gürdamar, “Ressamlık sadece resim çizmek değil; insanların anılarına, duygularına dokunabilmek. Benim için sanat, güzellikleri ölümsüzleştirme çabasıdır” ifadelerini kullandı.