Seçim süreçlerinde seçmenlerin kararlarını yönlendirmek amacıyla uygulanan baskı yöntemleri, tarih boyunca farklı ülkelerde çeşitli şekillerde ortaya çıkmıştır. ABD’de iç savaş sonrası dönemde başlayan bu uygulamalar, zamanla farklı ülkelerde de gözlemlenen sistematik taktiklere dönüşmüştür.
Amerika Birleşik Devletleri’nde köleliğin kaldırılmasının ardından siyahların oy hakkı elde etmesiyle birlikte çeşitli engeller devreye sokuldu. Poll tax (oy kullanma vergisi), literacy test (okuma yazma testi) ve grandfather clause (büyükbaban oy kullandıysa sen de oy kullanabilirsin) gibi uygulamalar, azınlıkların seçimlere katılımını kısıtladı. Ayrıca Ku Klux Klan saldırıları gibi şiddet olayları da seçmenleri baskı altına aldı. Bu dönemde disenfranchisement (oy hakkının elinden alınması) ve voter suppression (seçmen baskısı) kavramları literatüre girdi.
1965 OY HAKKI YASASI İLE YASAL DÜZENLEMELER
1965’te çıkarılan Voting Rights Act (Oy Hakkı Yasası) ile ABD’de ırk ayrımcılığına dayalı oy kullanma engelleri yasaklandı. Federal düzeyde getirilen bu düzenleme, seçmenlerin haklarını güvence altına alarak seçmen baskısı kavramının siyasal ve hukuksal alanda netleşmesini sağladı.
ULUSLARARASI KURUMLARIN ROLÜ
1990’lardan itibaren küreselleşmenin etkisiyle seçmen baskısı kavramı uluslararası alana taşındı. OSCE, Freedom House ve Human Rights Watch gibi kurumlar, farklı ülkelerdeki seçim süreçlerini inceleyerek raporlar yayımlamaya başladı. Bu raporlar, ülkelerdeki seçim güvenliğine dair uyarılar ve değerlendirmeler içerdi.
SEÇMENLERİ ETKİLEMEK İÇİN KULLANILAN TAKTİKLER
Seçimlerde seçmenleri yıldırmak veya yönlendirmek amacıyla çeşitli yöntemler kullanılmaktadır:
- Oy pusulası tasarımları seçmenlerin karar sürecini zorlaştırabilir.
- Sık yapılan seçimler seçmen yorgunluğuna yol açabilir.
- Para ve çıkar gruplarının etkisi seçim sonuçlarını yönlendirebilir.
- Dezenformasyon ve medya kontrolü seçmenleri yanıltabilir.
- Sandık sayısının azaltılması veya erişim kısıtlamaları seçmen katılımını düşürebilir.
- Uluslararası gözlemcilerin engellenmesi şeffaflığı azaltabilir.
- Yasal ve idari engellemeler seçmenleri umutsuzluğa itebilir.
- Korkutma ve şiddet yöntemleri seçmenleri sandıktan uzaklaştırabilir.