Şii Hilali, Orta Doğu’da İran öncülüğünde şekillenen, Şii nüfusun yoğun olduğu ya da İran’ın etkisini artırdığı ülkeleri kapsayan stratejik bir kuşaktır. Bu terim ilk olarak 2004 yılında Ürdün Kralı II. Abdullah tarafından dile getirilmiştir. Kral Abdullah, İran’ın bölgesel etkisinin artmasından duyduğu endişeyi dile getirirken, “Şii Hilali” ifadesini kullanarak İran’ın Irak, Suriye ve Lübnan üzerinden Akdeniz’e kadar ulaşan bir nüfuz hattı oluşturduğunu vurgulamıştır. Bugün bu kavram, İran’ın jeopolitik stratejisini ve bölgedeki vekil güçleriyle kurduğu etkinliği tanımlamak için yaygın şekilde kullanılmaktadır.
Şii Hilali Taraftarları Kimler?
Şii Hilali, coğrafi olarak İran’dan başlayıp Irak, Suriye ve Lübnan üzerinden Akdeniz’e ulaşan bir yay şeklinde ilerler. Bu hattın merkezinde yer alan ülkeler Şii ya da Şii etkisine açık toplumlar ve yönetimlerden oluşur. İran, Şii Hilali boyunca çeşitli siyasi partiler, milis gruplar ve silahlı örgütler aracılığıyla nüfuzunu artırmaktadır. Irak'ta Şii çoğunluk ve İran yanlısı milis güçler; Suriye'de Beşşar Esad rejimi ve İran destekli Şii milisler; Lübnan'da ise Hizbullah, bu kuşağın temel taşlarıdır. Yemen’deki İran destekli Husiler de coğrafi olarak hilalin dışında kalsa da İran’ın bölgesel nüfuz alanının bir parçası olarak değerlendirilir.
Şii Hilali Stratejisinin Asıl Amacı Nedir?
Bu stratejik kuşağın en önemli amaçlarından biri, İran’ın doğrudan Akdeniz’e ulaşmasını sağlamak ve İsrail ile ABD’ye karşı direnç hattı oluşturmaktır. Aynı zamanda bu yapı, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri gibi Sünni eksenli güçlere karşı denge unsuru olarak konumlandırılır. İran, bu hilali sadece mezhepsel bir bağlamda değil, bölgesel güvenlik, askeri kapasite ve ideolojik yayılma amacıyla da kullanmaktadır. Bu sayede düşük maliyetli vekil güçlerle, doğrudan çatışmaya girmeden etki alanını genişletmekte ve rakiplerini çevrelemektedir.
Günümüzdeki Tanımlanış Şekli
Şii Hilali, günümüzde mezhep farklılıklarının ötesine geçen, jeopolitik mücadelelerin merkezi haline gelmiştir. Birçok Arap ülkesi ve Batılı aktör bu yapıyı İran’ın yayılmacı politikalarının bir göstergesi olarak görürken, İran ise bu etki alanını “direniş ekseni” olarak tanımlamakta ve emperyalizme karşı mücadele iddiasıyla meşrulaştırmaktadır.
Sonuç olarak Şii Hilali, İran’ın Orta Doğu’daki vekil savaşlar, mezhepsel bağlar ve stratejik ittifaklar yoluyla kurduğu bölgesel hâkimiyetin adıdır. Bu yapı, sadece dini değil, aynı zamanda siyasi, askeri ve ekonomik etkileriyle de bölge dengelerini derinden etkilemektedir.