Şirket tarafından yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Çiftçi, hayat ve emeklilik ürünlerindeki uzun vadeli taahhütlerin faiz değişimlerinden en fazla etkilenen alanlar arasında bulunduğunu ifade etti.
Faiz hareketliliğinin risk yönetimini daha dinamik hale getirdiğini vurgulayan Çiftçi, “Şirketler artık sadece klasik senaryolara değil, farklı faiz seviyelerine göre çoklu senaryo analizleri yapıyor. Bu da özellikle varlık ve yükümlülük yönetiminde daha esnek portföy yapıları ve kısa vadeli yeniden fiyatlama stratejilerini gündeme getiriyor. Faiz dalgalanmalarına karşı daha esnek ve sürdürülebilir çözümler geliştiriliyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Çiftçi, riski dengelemek amacıyla faiz oranı swapları ile belirli bir faiz seviyesinin üzerine çıkmasını (cap) veya altına düşmesini (floor) sınırlayan koruma mekanizmaları içeren cap/floor anlaşmaları gibi türev ürünlerin daha aktif kullanılmaya başlandığını, pasif korunmanın yerini giderek finansal araçlarla proaktif dengelemeye bıraktığını kaydetti.
Faiz değişimlerinin sigorta şirketleri için adeta “pusulayı yeniden ayarlamak” anlamına geldiğini belirten Çiftçi, portföylerin önemli bölümünün sabit getirili enstrümanlardan oluşması nedeniyle dalgalanmaların kârlılık ve sermaye yapısını doğrudan etkilediğine dikkat çekti. Çiftçi, faizlerin yükseldiği dönemlerde şirketlerin daha güvenli ve yüksek getirili araçlara yöneldiğini, düşük faiz dönemlerinde ise alternatif varlıklara ve uzun vadeli yatırımlara ilginin arttığını söyledi.
Çiftçi, düşük faiz ortamında şirketlerin kârlılığı korumak için ürün çeşitlendirmesi ve operasyonel verimlilik odaklı adımlar attığını; alternatif yatırımlar, özel sermaye ve altyapı projelerine yönelimin güçlendiğini, maliyet kontrolü, dijitalleşme ve süreç otomasyonu gibi alanlardaki yatırımların kârlılığı desteklediğini vurguladı.
"FAİZ HAREKETLİLİĞİ BİRLEŞME VE SATIN ALMA İŞTAHINI DOĞRUDAN ETKİLİYOR"
Hayat sigortası ürünlerinde fiyatlamanın uzun vadeli faiz beklentilerine bağlı olduğunu belirten Çiftçi, faizlerin yükselmesiyle garantili getirilerin daha sürdürülebilir hale geldiğini ve müşteri tercihlerinin daha kısa vadeli, esnek ürünlere kayabildiğini aktardı.
Sigorta şirketlerinin rezerv yönetimi ile faiz hareketleri arasındaki ilişkiye de değinen Çiftçi, “Rezervler, faiz oranlarıyla değer kazanan veya kaybeden varlıklarla yakından bağlantılı. Faiz artışları rezervleri güçlendirirken, faiz düşüşleri uzun vadeli yükümlülüklerin daha maliyetli hale gelmesine yol açabiliyor. Bu nedenle şirketler stres testleri ve senaryo analizleriyle rezerv politikalarını sürekli güncelliyor.” dedi.
Çiftçi, yüksek faiz dönemlerinde borçlanma maliyetlerinin artması nedeniyle birleşme ve satın alma iştahının sınırlanabildiğini, ancak faizlerin dengelenmesi ve öngörülebilir hale gelmesinin şirketler için yeni büyüme ve konsolidasyon fırsatları açtığını belirterek, 2025’te küresel M&A hareketliliğindeki artışta bu dengelemenin önemli rol oynadığını ifade etti.
"DİJİTALLEŞME YATIRIMLARI DURMUYOR"
Çiftçi, hayat ve emeklilik ürünlerinde uzun vadeli taahhütlerin faiz hareketlerinden en çok etkilenen alanlardan biri olduğunu yineleyerek şirketlerin ürün tasarımlarını daha esnek hale getirerek bu riski yönetmeye çalıştığını söyledi. Türkiye’de sigorta şirketlerinin faiz oynaklığına karşı esnek portföy yönetimi, döviz bazlı yatırımlar ve düzenleyici kurumların sunduğu risk yönetimi araçlarıyla pozisyon aldığını aktardı.
Dalgalı dönemlerde sermaye korumasının öncelik olsa da dijitalleşme yatırımlarının ertelenmediğini belirten Çiftçi, “Dijitalleşme hem verimlilik sağlıyor hem de uzun vadede maliyetleri düşürüyor. Faiz oynaklığı bu yatırımları yavaşlatsa da durdurmuyor; tam tersine daha akıllı ve odaklı projelere yönelimi artırıyor.” diye konuştu.
Çiftçi, genel beklentinin 2025–2026 döneminde faizlerin daha dengeli ve öngörülebilir bir çizgiye oturması yönünde olduğunu ifade etti.





