Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2025 yılı Ağustos ayına ilişkin süt ve kümes hayvancılığı üretim verileri açıklandı. Ticari süt işletmelerinde toplanan inek sütü miktarı bir önceki yılın aynı ayına göre %0,5 artarken yoğurt, ayran ve tereyağı üretiminde de çarpıcı artışlar yaşandı. Öte yandan tavuk yumurtası üretimi yıllık bazda %7’nin üzerinde gerilerken sektör temsilcileri üretimin artmasına rağmen maliyetlerin katlandığını, vatandaş ise fiyatlarda bir iyileşme görmediklerini dile getiriyor. Üretim cephesinde yükseliş olsa da raflardaki etiketler hala aşağıya inmiyor.
SÜT ÜRETİMİNDE ARTIŞ: YOĞURT, AYRAN, SÜT YÜKSELİŞTE
TÜİK’in Ağustos 2025 verilerine göre süt ve süt ürünleri üretiminde genel artış yaşanırken tavuk yumurtası üretiminde dikkat çeken bir düşüş var. Ancak bu üretim rakamları, tüketici fiyatlarına yansımıyor. Vatandaş ise çelişkiye dikkat çekiyor.
"ÜRETİM ARTIYOR DİYORSUNUZ AMA FİYATLAR ARTIYOR, BU NASIL İŞ?"
TÜİK, 2025 yılı Ağustos ayına ait süt ve süt ürünleri verilerini açıkladı. Temmuz ayında ticari süt işletmelerinde toplanan inek sütü miktarı 946 bin 158 ton iken Ağustos’ta %1,4 azalarak 933 bin 234 tona geriledi. Buna rağmen Ağustos 2024’e kıyasla yıllık bazda %0,5 artış yaşandı. Yılın ilk 8 ayında ise geçen yılın aynı dönemine göre süt üretimi %0,6 artış gösterdi. Aynı dönemde süt ürünlerinde de dikkate değer artışlar oldu.
Ağustos 2025’te geçen yılın aynı ayına göre:
Ayran ve kefir üretimi %9,8
Yoğurt üretimi %7,0
İçme sütü üretimi %6,0
Tereyağı ve sade yağ üretimi %6,8 arttı
İnek peyniri üretimi ise %0,7 azaldı.
Ocak-Ağustos 2025 toplamında:
Tereyağı ve sade yağ üretimi %11,1
İçme sütü üretimi %8,1
Ayran ve kefir üretimi %8,3
Yoğurt üretimi %4,3
İnek peyniri üretimi %1,7 oranında arttı.
İki yıllık karşılaştırmalı TÜİK veri grafiklerini inceleyelim:
YUMURTA ÜRETİMİNDE SERT DÜŞÜŞ
TÜİK'in kümes hayvancılığı verilerine göre ise yumurta üretimi 2025 Ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %7,1 oranında azaldı. Ocak-Ağustos dönemi toplamında da düşüş devam etti.
Buna karşın kesilen tavuk sayısı %6,7 ve tavuk eti üretimi %7,2 oranında arttı. Ancak Temmuz ayında 239 bin 876 ton olan tavuk eti üretimi, Ağustos ayında %4,1 azalarak 229 bin 965 tona geriledi.
"RAKAMLAR GÜZEL AMA RAFTA FİYAT DÜŞMÜYOR"
Süt, yoğurt ve yumurtayı doğrudan kullanan sektörlerin başında gelen pastaneler de fiyat baskısından şikayetçi. İstanbul'da bir semt pastanesi işleten Serkan G., TÜİK verilerini değerlendirdi:
Serkan G. – Pastane Sahibi
“Ben her gün yoğurt, süt ve yumurta alıyorum. Bunlar benim ham maddem. Şimdi TÜİK üretim artmış diyor ama ben raf fiyatlarında hiç düşüş görmedim. Süt geçen ay 17 liraydı, şimdi 20 lira. Yumurta koliyle alıyorduk, şimdi yarım koli bile zorluyor. Yoğurt da öyle. Kalitelisi çok pahalı, ucuz olansa iş yapmaz. Müşteriye fiyat yansıtmak zorundayım ama o da haklı olarak tepki gösteriyor.”
“Ben bir esnafım. Sadece tüketmiyorum, aynı zamanda üretiyorum da. Bu zincirin bir yerinde sorun var. Ya üretim maliyetleri gerçek üretimi gölgede bırakıyor ya da dağıtımda ciddi dengesizlik var. TÜİK verilerine göre üretim artıyor ama bana gelen fatura artıyor. O zaman üretim artışı bize neden yaramıyor?”
MARKET ÇALIŞANI VE VATANDAŞ DA TEPKİLİ
Tüketici cephesinde de benzer şikayetler var. Sorularımızı Ankara Mamak'ta bir marketteki çalışan ve vatandaşlara uzattık:
Malik Y. – Süt ve Şarküteri Reyon Sorumlusu
“Ambalaj, nakliye, enerji... Bunlar arttıkça fiyat artıyor. Üretim artsa da maliyet düşmedikçe fiyat düşmez. Raflarımızdaki fiyatlar haftalık güncelleniyor. Artık sabit fiyat kalmadı.”
Tansu K. – Emekli banka çalışanı
“Sürekli haberlerde üretim arttı deniyor ama ben hiçbir zaman fiyatın düştüğünü görmedim. 10 yumurtayı 50 liraya alıyoruz artık. Sütün litresi 25-30 lira, yoğurt zaten lüks oldu.”
DENGESİZLİĞİN BEDELİ VATANDAŞA ÇIKIYOR
TÜİK verileri, süt ve süt ürünlerinde üretimin arttığını, yumurtada ise ciddi bir azalma yaşandığını ortaya koyuyor. Ancak bu değişim fiyatlara olumlu yansımıyor. Ne tüketici fiyat düşüşü görebiliyor ne de esnaf rahat nefes alabiliyor.
Ekonomistler, üretim verilerinin tek başına yeterli olmadığını, maliyet zincirinin tüm halkalarında iyileştirme yapılması gerektiğini vurguluyor. Çünkü üretim artarken fiyatlar da artıyorsa, ortada sistemsel bir sorun var demektir.