ATV ekranlarında yayımlanan Müge Anlı ile Tatlı Sert programında, 4 yaşındaki Emine Yıldırımcan’ın ölümüyle ilgili iddialar üzerine, olayın görgü tanığı olduğunu belirten ablası canlı yayına bağlandı. Ercan Yılmaz'ın kızı, babasının küçük çocuğu yere çarparak öldürdüğünü ve kendisine zorla yardım ettirdiğini öne sürdü. Stüdyoda bulunan Ercan Yılmaz suçlamaları reddederken, anne Raziye Hanım'ın olay günü yaşananlardan haberdar olmaması ve yıllarca sessiz kalması program sunucusu Müge Anlı tarafından sorgulandı.

"BU ÇOCUĞU KUCAĞINA ALIP ALIP YERE ÇARPTI"

Yayına telefonla bağlanan ve ismini vermek istemeyen görgü tanığı, kardeşi Emine'nin öldürülme anına şahit olduğunu belirterek babası Ercan Yılmaz'ı suçladı. Olay anını detaylarıyla anlatan tanık, şu ifadeleri kullandı:

"O çocuğu nasıl parçaladığını kendi anlatsın. Biz, ben Emine için şu an buradayım. Eski kurcalamaya gerek yok. Odur budur. Gerek-- bunlara gerek yok. Emine'yi anlatsın kendisi. Ben Emine için bağlandım. Kesinlikle bağlanmayı düşünmüyordum. Sadece Müge Hanım, görgü tanığı sadece benim. Benim gözümün önünde yaşandı. Onu öldürürken her aşamasını ben izledim. Hiçbir tanesini de unutmuyorum ben. Ben bunla yaşadım. Bu çocuğu kucağına alıp alıp yere çarptı. Yere vura vura öldürdü bu çocuğu benim gözümün önünde. Sadece ben gördüm bunu. O çocuğa cinsel istismar yaptım. O çocuğa başbaşa kaldı odada. O çocuğu ben banyo yaptırdım. O çocuğun vücudunun her yerinde... O çocuğun her yerinde morluklar vardı. Onun elimden alamadım. Alamadım onun elinden. Aynısını bana da yaptı. Zaten. Zaten o çocuk geldikten sonra bize elini sürmedi. O çocuk gelince ona yapmaya başladı zaten."

ERCAN YILMAZ SUÇLAMALARA YANIT VERDİ: "TEK YALANIM VARSA BURADA ALLAH BENİ KÖR ETSİN"

Kızının iddiaları karşısında soğukkanlılığını korumaya çalışan Ercan Yılmaz, anlatılanların yalan olduğunu savundu. Yılmaz, savunmasında şunları söyledi:

"Ne için dövmüşüm ben çocuğu? Neye vurmuşum acaba? Ne yapmış çocuk bana da yere vurmuşum ben- Benim diyecek lafım bitti abi. Şimdi o... Avukat hanım nasıl babaymış diyor. Bu nasıl evlatmış diye. Ya bunlar siz Allah'tan azcık bir korkunuz varsa bunların yalan olduğuna bir inanın ya. Evet. Aynen. Tek yalanım varsa burada Allah beni kör etsin. Allah'a havale ediyorum seni. Allah'a havale ediyorum ben seni."

"BÜTÜN PİSLİĞİ BANA TEMİZLETTİ O ÇOCUĞU ÇANTAYA BANA KOYDURTTURDU"

Babasının inkarı üzerine tepki gösteren kızı, cinayet sonrası delillerin karartılması sürecinde kendisine baskı yapıldığını iddia etti. Tanık, babasına hitaben şu açıklamaları yaptı:

"Ercan'ın muhatabı benim. Ercan'ın muhatabı benim. Benim gözümün önünde yaşandı. Tek kanıtı benim onun. O çocuğu parçalarken ben yanındaydım. O çocuğu öldürürken yanındaydım. Bütün pisliğini bana temizletti. O çocuğu çantaya bana koydurtturdu. Kendi söyledi her şeyi. Yalan söylemesin. Müge Hanım konuyu uzadır-- konu her yere gider. Müge Hanım. Dayı çıkar, amca çıkar. Bunlar beni ilgilendirmez. Ben orada Emine için oradayım."

MÜGE ANLI ANNE RAZİYE'Yİ SORGULADI: "HANGİ DERT BU YA?"

Program sunucusu Müge Anlı, olay gecesi eve gelen ancak hiçbir şey fark etmediğini söyleyen anne Raziye Hanım'a ve yıllarca kayıp başvurusu yapmamasına tepki gösterdi. Anlı ile Raziye Hanım arasında şu diyalog yaşandı:

Müge Anlı: "Biz de Emine için buradayız hanımefendi. Elimizden gelen her şeyi yapmaya çalışıyoruz. Çok teşekkür ederiz söyledikleriniz için. Ercan artık söyle. Ben senin çok zor olduğunu biliyorum bunları konuşmanın. Allah senden gerçekten razı olsun. Çok samimi söylüyorum. Yalnız Raziye Hanım, şimdi siz de orada kusura bakmayın yani söylemediniz mi böyle çok üzülüyormuş gibi duruyorsunuz falan ama. Sizin de bunları bilmemeniz mümkün değil. Siz eve geldiğiniz zaman- Biliyoruz biz işte. Hanımefendi geldiğiniz zaman insan bir kan izi de görür, o da görür, bu da görür, falan da görür."

Raziye Hanım: "Ben gece geldim. Sigortaları indirmiş. Lamba yok. Ben gece geldim. Sabah olduğunda da zaten beni başka bir şey yaptı."

Müge Anlı: "Siz ne yaptınız o sırada? Bakın ben size ne diyorum? Bu çocuk kaç yıldır ortada yok yani. Tamam yirmi yıldır, yirmi yıldır. Yani en azından bir arayıp da ben-- biliyorsunuz şeylerimiz bile var bizim. Biz bazı insanları var ya yayına çıkartmadan buluşturuyoruz biliyorsunuz. Bizim bir ihbar hattımız var bilgisayardan. Mesela ben diyor şurada bıraktım, öteki diyor ki ben buradan. Biz buluyoruz, buluyoruz. Her şey televizyon değil yani. Benim, benim adıma değil her şey televizyon. Televizyonun arkasında hallettiğimiz o kadar iş var ki hepiniz şahitsiniz yani. Siz oraya bile başvurmamışsınız. Bir çocuk aradı mı hiç acaba? Emine diye bir kız aradı mı beni diye bile başvurmamışsınız. Diyorsunuz ki ben kendi derdime düştüm. Hangi dert bu ya?"