Ortalama bir yetişkinin sağlıklı kalabilmesi için 4-5 gram tuz yeterli olurken, Türkiye’de yapılan saha çalışmaları günlük tüketimin bunun üç katına çıktığını gösteriyor. Ekmek, peynir ve hazır yiyecekler farkında olunmadan tuz tüketimini artıran temel gıdalar arasında yer alıyor.
DAMAR SİSTEMİ ÜZERİNDEKİ ETKİ
Aşırı tuz tüketimi doğrudan kan basıncını yükseltiyor. Damarlarda sıvı birikmesine yol açan tuz, dolaşım sistemini zorlayan bir faktör haline geliyor. Bu durum, uzun vadede hipertansiyonun yanı sıra damar sertliği ve kalp krizi riskini de beraberinde getiriyor. Yüksek tansiyonun kontrolsüz seyrettiği bireylerde ani inme vakalarının daha sık görüldüğü kaydediliyor.
KALBİN YÜKÜ AĞIRLAŞIYOR
Kalp, fazla tuz tüketiminin en çok zorladığı organlardan biri. Damarlardaki basınç arttıkça kalbin kan pompalama gücü de zorlanıyor. Bu da kalp kaslarının yorulmasına ve zamanla kalp yetmezliğine dönüşebilecek sorunlara yol açıyor. Özellikle genç yaşlarda fast food tüketimiyle artan tuz yükü, ilerleyen yaşlarda kalp krizi ihtimalini yükseltiyor.
FELÇ RİSKİ ARTIYOR
Tuzun en tehlikeli sonuçlarından biri de beyin sağlığını etkilemesi. Yüksek tansiyon, felcin en güçlü risk faktörü olarak öne çıkıyor. Beyin damarlarında çatlama veya tıkanma meydana geldiğinde felç kaçınılmaz hale geliyor. Dünya genelinde her yıl milyonlarca insan, kontrolsüz tuz tüketimine bağlı hipertansiyon nedeniyle felç geçiriyor.
BÖBREKLERİN KORUMA GÖREVİ ZAYIFLIYOR
Vücuttaki fazla tuzu süzmekle görevli organ olan böbrekler, aşırı yük altında kaldığında işlevini kaybetmeye başlıyor. Uzun süre fazla tuz tüketimi, böbrek taşı oluşumuna zemin hazırlarken ilerleyen dönemde böbrek yetmezliğine kadar ilerleyebiliyor. Kronik böbrek hastalıkları olan kişiler içinse tuz tüketimi daha büyük risk taşıyor.
MİDE VE SİNDİRİM SİSTEMİNE ZARAR
Yüksek tuz miktarı, mide zarını tahriş ederek gastrit ve ülser gibi rahatsızlıklara kapı aralıyor. Araştırmalar, uzun yıllar boyunca yoğun tuz tüketen bireylerde mide kanseri riskinin arttığını ortaya koyuyor. Salamura, turşu, işlenmiş et ürünleri ve konserve yiyecekler bu riski artıran gıdalar arasında gösteriliyor.
GİZLİ TUZ TEHLİKESİ
Sofrada kullanılan tuz miktarı kontrol edilse bile, günlük alınan tuzun büyük kısmı hazır gıdalardan geliyor. Market raflarında bulunan birçok ürün, “gizli tuz” barındırıyor. Bir paket cips veya hazır noodle, tek başına günlük tuz ihtiyacını aşabilecek miktarda sodyum içeriyor. Bu nedenle gıda etiketlerini okumak ve düşük tuzlu ürünleri tercih etmek sağlık açısından önem taşıyor.
ALIŞKANLIKLARI DEĞİŞTİRMEK MÜMKÜN
Sofrada tuzluk bulundurmamak, yemeklere baharat, limon veya sarımsak gibi doğal tatlandırıcılar eklemek, işlenmiş etleri sınırlamak ve ekmek tüketimini azaltmak bu adımlar arasında. Çocukluk çağından itibaren düşük tuzlu beslenme alışkanlığı edinmek de ilerleyen yaşlarda kronik hastalık riskini düşürüyor.
DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ’NÜN UYARISI
Dünya Sağlık Örgütü, günlük tuz tüketiminin 5 gramla sınırlandırılmasını öneriyor. Ancak Türkiye’de bu oran 15 gramı buluyor. Bu rakam, dünya ortalamasının dahi üzerinde. Sağlık otoriteleri, tuz tüketimini azaltmaya yönelik toplumsal kampanyaların önemine vurgu yapıyor.
DAHA AZ TUZ, DAHA GÜÇLÜ YAŞAM
Tuz, insan yaşamı için gerekli olsa da fazlası öldürücü sonuçlar doğurabiliyor. Kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği ve mide kanseri riskinin azalması için tuzun sınırlandırılması gerekiyor. Gıda alışkanlıklarında yapılacak küçük değişiklikler, daha sağlıklı ve uzun bir yaşamın kapısını aralayabilir.