İzmir’de 2022 yılında hayatını kaybeden 18 yaşındaki Aslıhan Sinem Çiçek’in ölümü, hâlâ kamu vicdanında yankı uyandırmaya devam ediyor. Aradan geçen iki yıla rağmen olayın tüm yönleriyle aydınlatılamamış olması, hem ailesinin hem de kamuoyunun adalet arayışını sürdürüyor. Genç yaşta hayatı elinden alınan Aslıhan’ın hikâyesi, Türkiye’de kadınların yaşam hakkı mücadelesinin sembollerinden biri hâline geldi.
Aslıhan Sinem Çiçek kimdir, kaç yaşındaydı?
Aslıhan Sinem Çiçek, İzmir’de yaşayan, güzellik hizmetleri eğitimi almış, kendi ayakları üzerinde durmak isteyen 18 yaşında bir genç kadındı. Kendi kuaför salonunu açma hayali kuruyordu. 27 Temmuz 2022 günü, iş görüşmesinden çıktıktan sonra yaşadığı olaylar zinciri sonucunda hayatını kaybetti.
Aslıhan Sinem Çiçek nereliydi?
Aslıhan Sinem Çiçek, İzmir doğumlu ve İzmir’de yaşamını sürdüren bir gençti. Ailesi, onu çalışkan, hayalleri olan ve hayatını kendi çabasıyla kurmak isteyen biri olarak tanımlıyor.
Aslıhan Sinem Çiçek nasıl öldü?
Resmi kayıtlara göre, Aslıhan yüksek dozda uyuşturucu maddeye maruz kaldıktan sonra Ege Üniversitesi Hastanesi’ne bilinci kapalı şekilde getirildi. Kalp rahatsızlığı nedeniyle vücudu tedaviye yanıt vermedi ve hayatını kaybetti. Vücudunda uyuşturucu kalıntısı, kesik izleri ve yüksek ateş tespit edildi. Ancak bu maddenin nasıl ve kim tarafından verildiği, Aslıhan’ın ne şekilde bu duruma geldiği netleştirilemedi.
Olay günü ne oldu?
Aslıhan, bir iş görüşmesinden çıktıktan sonra tanıdığı Cem Acar’ın evine gitti. Evde Cem Acar’ın yanı sıra iki kuzeni de bulunuyordu. Verilen ifadeler çelişkiliydi. Yaklaşık 6 saat boyunca evde neler yaşandığı aydınlatılamadı. Ardından otoyol kenarında, ağır yaralı ve kanlar içinde bulundu. Kamera kayıtlarında “Baba” diye yardım istediği görüldü. Yanında Burak Kaya adlı bir kişi vardı ve Aslıhan’a ait telefon da bu kişinin üzerinden çıktı.
Ölümüne ilişkin hangi kişiler dosyada yer alıyor?
Cem Acar
Aslıhan’ı olay günü evine davet eden kişi. Hakkında “nitelikli cinsel saldırı” ve “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçlamalarıyla dava açıldı. Ancak ölümle doğrudan bağlantısı henüz somutlaştırılamadı.
Burak Kaya
Aslıhan’ın ağır yaralı şekilde bulunduğu esnada yanında olan kişi. Aslıhan’ın cep telefonu üzerinden çıktı. Hakkında “yağma” suçlaması var. Cem Acar’la bağlantısı tartışmalı.
Soruşturma neden gecikti?
Aile ve avukatlara göre, olayın ardından birçok hata yapıldı:
Olay yeri yeterince incelenmedi.
Evde cam kırıkları olmasına rağmen kayıt altına alınmadı.
Kolundaki kesiğe dair kriminal değerlendirme yapılmadı.
Güvenlik kamerası kayıtlarını aile kendi imkânlarıyla temin etti.
Olay yerinde ilk müdahaleyi yapan polislerin raporları dosyada yer almıyor.
Şüphelilerin verdiği ifadeler çelişkili ama yeterince sorgulanmadı.
Ailesi ne diyor?
Aslıhan’ın annesi Remziye Çiçek, olayın sıradan bir ölüm vakası olmadığını, planlı bir yönünün olduğunu savunuyor. “Kızım sadece işe gitmek istemişti. O evde ne olduysa, 41 derece ateşle hastaneye getirildi. Geri gelmeyecek ama başka çocuklar için adalet arıyorum,” diyor. Aile, dosyanın kapatılmaması ve derinlemesine incelenmesi gerektiğini savunuyor.
Dava ne aşamada?
2025 yılı itibarıyla İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava devam ediyor. Sanıklar “nitelikli cinsel saldırı” ve “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçlarından yargılanıyor. Son duruşmalarda savcılık, “ölüme neden olma” yönünde yeni bir inceleme talep etti. Bu gelişme, olayın ölümle ilişkili yönlerinin tekrar gündeme gelmesine neden oldu.
Aslıhan’ın ölümü, #SinemÇiçekİçinAdalet etiketiyle sosyal medyada sıkça gündeme geliyor. Kadın hakları örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve bireysel kullanıcılar, davanın kamuoyunun gözü önünde ve şeffaf biçimde yürütülmesi çağrısında bulunuyor.
Henüz 18 yaşında hayattan koparılan Aslıhan’ın ölümü, şüphelerle dolu, karanlıkta kalmış bir olay olarak hâlâ yanıt bekliyor. Bu olay sadece bir genç kızın yaşam hakkı değil, aynı zamanda yargı sisteminin şeffaflığı, kadına yönelik şiddetle mücadele ve toplumsal sorumluluk açısından da büyük önem taşıyor. Aslıhan Sinem Çiçek’in adalet mücadelesi, Türkiye’de benzer olayların önlenebilmesi için sembol bir dava niteliği taşıyor.





