Dr. Zeliha Aksaz Şahbaz, Türkiye’de her yıl yaklaşık 1.200–1.500 çocuğun lösemi tanısı aldığını belirterek, “Tıptaki gelişmeler sayesinde iyileşme oranı %90’a kadar çıkabiliyor. Ancak bu başarı yalnızca eşit, kamusal ve nitelikli sağlık hizmeti sunulduğu zaman mümkün” dedi. Şahbaz, çocukların yaşam şansının hala yaşadıkları şehir veya ailelerinin gelir durumuyla bağlantılı olmasının sağlık sistemindeki eşitsizliğin bir göstergesi olduğunu vurguladı.
Erken teşhisin hayati önem taşıdığı lösemi tedavisinde kamusal sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılmasının, özellikle küçük şehirlerde yaşayan aileler için yaşam şansını doğrudan artıracağını belirtiyor.
SAĞLIKTA EŞİTSİZLİK UMUDU PAHALILAŞTIRIYOR
CHP Genel Başkan Yardımcısı, sağlık hizmetlerinin ticarileşmesinin aileler üzerindeki mali yükü artırdığını belirtti:
Kamusal hastanelerin şirketleşmesi ve tedavinin ücretli hale gelmesi, çocuk onkolojisi alanındaki hizmetleri geri plana itti. Aileler, ilaç bulunamaması, katkı payları ve özel hastane faturalarıyla mücadele ediyor. Bu durum yalnızca yoksulluğu artırmakla kalmıyor, aynı zamanda çocukların tedavi umudunu da piyasalaştırıyor.
LÖSEMİ TIBBİ DEĞİL SINIFSAL VE ÇEVRESEL BİR SORUN
Şahbaz, çevresel faktörler ve sınıfsal eşitsizliklerin çocuklarda lösemi görülme riskini yükselttiğini belirtti:
Tarım ilaçları, ağır sanayi atıkları ve kirli su kaynakları çocuklarda hastalığın ortaya çıkmasında rol oynuyor. Lösemi, çevre ve sınıf adaletsizliğinin doğrudan yansıması olarak değerlendiriliyor. Dr. Zeliha Aksaz Şahbaz, kamusal sağlık sisteminin güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak şunları önerdi:
Tüm çocuklara eşit tanı ve tedavi hizmeti sağlanmalı,
Aileler için sosyal destek mekanizmaları oluşturulmalı,
Çevre sağlığı ve gıda güvenliği ulusal öncelik haline getirilmeli.
Şahbaz, “Bir çocuğun gülüşü kamusal bir haktır. Sağlık ticarileştikçe umut pahalılaşır, kamusal sağlık güçlendikçe çocuklar yaşar” sözleriyle açıklamasını tamamladı.
LÖSEMİLİ ÇOCUKLAR HAFTASI: FARKINDALIK VE VİCDAN ÇAĞRISI
2–8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası, yalnızca farkındalık yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda sağlıkta eşitsizlik ve kamusal hizmetlerin önemine dair bir vicdan çağrısı niteliği taşıyor. CHP’li yetkili, özellikle çocuk onkolojisi ve yüksek maliyetli tedavi alanlarında devlet desteğinin artırılmasının kritik olduğunu ifade etti.
