Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı Saadet Oruç sosyal medyada büyük tepki çeken “ters kelepçe” tehdidi sonrası geri adım attı. Oruç kamuoyuna yaptığı açıklamada öfkesine yenik düştüğünü belirterek özür diledi.
SOSYAL MEDYADAKİ TEHDİT KRİZE YOL AÇTI

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanlarından Saadet Oruç, geçtiğimiz günlerde sosyal medya platformu X’te katıldığı bir sohbet odasında tartışma yaşadı. Oruç kendisine hakaret ettiğini ileri sürdüğü Mehmet Şerif Güran’a yönelik “Seni yarın ters kelepçe ile aldırtmazsam ben de Saadet değilim” sözleriyle tepki göstermişti. Bu ifadeler kısa sürede gündem olurken, kamuoyundan yoğun eleştiriler geldi.
ORUÇ’TAN ÖZÜR AÇIKLAMASI
Yaşanan tartışmaların ardından Saadet Oruç geri adım atarak kamuoyuna yazılı bir açıklama yaptı. Oruç, sözlerinin öfke anında sarf edildiğini belirterek, bu tavrın kendisine yakışmadığını söyledi. Açıklamasında, bir yıldır Narin Güran cinayetinin aydınlatılması için çaba gösterdiğini, bu süreçte de sistematik şekilde hakaret ve iftiralara maruz kaldığını ifade etti.
Oruç sözlerinin arka planını aktarırken, Narin Güran’ın katledilmesinin yıl dönümünde “sorumluluk duygusuyla” bir paylaşım yaptığını belirtti. Ancak bu paylaşımda yer alan ifadelerin bir aile bireyi tarafından üzerine alındığını, kendisine “ağır hakaretlerde” bulunulduğunu ve bu noktada öfkesine yenik düşerek sert karşılık verdiğini dile getirdi.
“BANA YAKIŞMAYAN BİR TAVIRDI”

Oruç açıklamasında aylardır sabırla ve hukuk yoluyla hakkını aradığını ancak bu olayın adeta bir patlama noktası olduğunu vurguladı. Kamuoyuna seslenerek “Bana yakışmayan sözlerim nedeniyle özür diliyorum” ifadesini kullandı.
Başdanışman kendisine yönelik hakaret, iftira ve tehditlerin sistematik şekilde devam ettiğini öne sürerek bu konuda yargı yoluna başvurmaya devam edeceğini de duyurdu.
Her ne kadar Oruç özür açıklaması yapmış olsa da sosyal medyada söz konusu “ters kelepçe” ifadesi tartışılmaya devam ediyor. Özellikle bir Cumhurbaşkanı Başdanışmanı’nın bu tür ifadeler kullanmasının “ciddi bir kriz” yarattığı yorumları geliyor, özrün yeterli olup olmayacağı konusunda farklı görüşler öne çıkıyor.




