Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan dönemlik ve yıllık nüfus verilerine göre Türkiye nüfusu 2024 ve 2025 yıllarında artış eğiliminde ilerledi. Yıllık ADNKS sonuçlarının 2025’e ait dönemlik istatistiklerle birlikte değerlendirilmesi, nüfus artışının hem yıl genelinde hem de yılın ilk dokuz ayında devam ettiğini ortaya koydu.

Türkiyenin Nüfusu Açıklandı-1

2024 NÜFUS VERİLERİ

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre Türkiye nüfusu 2024 yılı sonunda 292 bin 567 kişilik artışla 85 milyon 664 bin 944 kişi oldu. Erkek nüfusu 42 milyon 853 bin 110, kadın nüfusu 42 milyon 811 bin 834 kişi olarak kaydedildi. Yabancı nüfus 89 bin 996 kişi azalarak 1 milyon 480 bin 547 kişiye geriledi.

Nüfus Artış Hızı

2025 NÜFUS VERİLERİ

TÜİK tarafından yayımlanan dönemlik istatistikler, 2024 sonundaki 85 milyon 664 bin 944 kişilik nüfusun 2025 yılının dokuz ayında 315 bin 710 kişi arttığını gösterdi. 1 ekim 2025 itibarıyla Türkiye nüfusu 85 milyon 980 bin 654 kişiye ulaştı. Erkek nüfusu 43 milyon 3 bin 770, kadın nüfusu 42 milyon 976 bin 884 kişi olarak kaydedildi.

Tüi̇k Veri̇leri̇-3

NÜFUS ARTIŞ HIZI

TÜİK verilerine göre 2023 yılında binde 1,1 olan yıllık nüfus artış hızı, 2024 yılında binde 3,4’e yükseldi. Veriler, 2024 genelinde artış hızının önceki yıla göre daha yüksek seyrettiğini gösterdi. Demografik dağılıma ilişkin göstergeler, yıl içindeki nüfus hareketliliğinin il ve ilçe merkezlerinde yoğunlaştığını ortaya koydu.

DOĞURGANLIK VE NÜFUS YAPISINA İLİŞKİN ANALİZ

Türkiye’de nüfus artış hızının düşük seviyelerde seyretmesinde doğurganlık oranındaki gerileme temel belirleyiciler arasında yer alıyor. TÜİK’in açıkladığı verilere göre toplam doğurganlık hızının 1,48’e düşmesi, nüfusun kendini yenileme seviyesi olan 2,10 bandının altında kalındığını gösteriyor.

Bu durum geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanının açıklamalarına da yansıdı. Cumhurbaşkanı, “Nüfusumuz artıyor, fakat nüfus artış hızımız azalıyor… Şu an tam bir felaketi yaşıyoruz” ifadelerini kullanarak tabloya işaret etti. 2022 yılı doğurganlık verilerine ilişkin değerlendirmesinde ise “İstihdamda olmayan kadınların da çocuk sayısının düştüğü ortaya çıkıyor. Bundaki temel etken şehirde kadınların giderek daha fazla yalnızlaşmasıdır” sözleriyle düşüşe dikkat çekti.

Kırmızı bültenle aranıyorlardı: Bu kez kaçamadılar!
Kırmızı bültenle aranıyorlardı: Bu kez kaçamadılar!
İçeriği Görüntüle

Doğurganlık oranlarındaki gerileme, yabancı nüfustaki azalma ve nüfusu düşen il sayısındaki artış birlikte ele alındığında Türkiye’nin daha yavaş artan ve yaş yapısı değişen bir nüfus sürecine girdiğini gösteriyor.


PEKİ DOĞUM ORANLARI NEDEN DÜŞÜYOR?

Doğurganlık oranındaki düşüşün arka planında ekonomik, sosyal ve kültürel dinamikler birlikte etkili oluyor. Türkiye’de kadınların eğitim seviyesinin yükselmesi, istihdam oranlarının artması ve evlilik yaşının ileri yaşlara kayması doğurganlık üzerindeki baskıyı güçlendiriyor. Yüksek yaşam maliyetleri, özellikle büyük şehirlerde barınma ve çocuk bakım giderlerinin artması, ailelerin daha az çocuk sahibi olma eğilimini pekiştiriyor.

Kentsel yaşamın çalışma temposu ve aile yapısındaki değişim de doğurganlık kararlarını doğrudan etkiliyor. Çekirdek aile modelinin yaygınlaşması, geniş aile desteğinin azalması ve çocuk bakım yükünün ağırlıklı olarak kadınların omuzlarında olması, birden fazla çocuk sahibi olmayı zorlaştıran faktörler arasında yer alıyor.

Bunun yanında Türkiye’de genç nüfusun önemli bir kısmı ekonomik belirsizlikler ve uzun süreli iş bulma süreçleri nedeniyle aile kurma kararını erteliyor. Kadınlar açısından kariyer planlaması ile çocuk sahibi olma arasında kurulan denge, çoğu zaman çocuk sayısını azaltıcı yönde bir baskı oluşturuyor.

Tüm bu göstergeler birlikte değerlendirildiğinde Türkiye’de kadınların doğurganlık oranındaki düşüşün yalnızca ekonomik ya da sosyal tek bir değişkenden değil, çoklu ve birbirini besleyen etkenlerden kaynaklandığı görülüyor.

Bu yapı, ülkenin uzun vadeli nüfus grafiklerinde belirgin değişikliklerin yaşanacağına işaret ediyor...

Muhabir: YAREN TEKİN