Türk ve Özbek arkeologlar, Orta Asya’nın kalbinde yer alan Şahruhiye Antik Kenti'nde, tarihin tozlu sayfalarını gün yüzüne çıkarıyor. 2 bin yıllık geçmişe sahip bu şehirde yürütülen kazılar, Türk dünyasının ortak hafızasını yeniden inşa etme hedefiyle sürdürülüyor.

Büyük İpek Yolu üzerinde stratejik bir konuma sahip olan Şahruhiye, Ak Hunlar’dan Timurlulara kadar birçok Türk devletinin önemli yerleşimlerinden biri olarak biliniyor. Kazılar, hem şehrin sanayi ve askeri gücüne hem de metalürji ve cam üretiminde ulaştığı seviyeye dair güçlü kanıtlar sunuyor.

Şahruhiye: Türk tarihinin sessiz tanığı

Şehir, 9.–12. yüzyıllar arasında bakır ve gümüş sikkelerin basıldığı, demir ve cam atölyeleriyle öne çıkan bir merkezdi. Ancak 1220’de Cengizhan’ın istilasıyla büyük oranda yıkıldı. Daha sonra, Emir Timur tarafından yeniden canlandırıldı ve oğlu Şahruh’un ismini alarak Şahruhiye adını kazandı.

Günümüzde Seyhun Nehri’nin suları ve zamanın aşındırıcı etkisiyle büyük bölümü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan şehir, kazı çalışmaları sayesinde yeniden bilimsel ilgiye kavuştu.

İlk ortak Türk-Özbek kazı projesi

Türk Tarih Kurumu, TİKA ve Özbekistan Bilimler Akademisi ortaklığında yürütülen proje, Türk dünyasında bir ilk olma özelliği taşıyor. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nden Doç. Dr. Tuba Tombuloğlu’nun liderliğinde gerçekleştirilen kazılarda Türkiye’den 14 kişilik uzman ekip yer alıyor.

Hamas'ın Türkiye'de ofisi var mı, Hamas Türkiye'de mi, liderleri nerede?
Hamas'ın Türkiye'de ofisi var mı, Hamas Türkiye'de mi, liderleri nerede?
İçeriği Görüntüle

Kazılarda Emir Timur dönemine ait kale duvarları, askeri mühimmat, seramik ve cam parçaları, hatta 1560 yılına tarihlenen bir iskelet bulundu. Bu iskelet üzerinde yapılan analizlerle dönemin sağlık koşulları ve beslenme alışkanlıkları da araştırılıyor.

“Bu şehir, sadece Türk ve Özbek tarihine değil, 300 milyonluk Türk dünyasının ortak kültürel mirasına da katkı sağlayacak,” diyen Tombuloğlu, kazıların sonunda Şahruhiye’yi UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne kazandırmayı hedeflediklerini belirtti.

Ortak tarih, ortak sorumluluk

Şahruhiye, geçmişte olduğu gibi bugün de Türk milletlerinin kaderini birleştiren bir sembol olarak öne çıkıyor. Bu proje sadece bilimsel değil, aynı zamanda Türk dünyasının kültürel dayanışmasını pekiştiren bir adım olarak görülüyor.