Kış mevsimiyle birlikte enfeksiyon hastalıklarında belirgin bir artış yaşanırken bağışıklık sisteminin zayıflaması mikroplara karşı savunmayı da güçleştiriyor. Bu süreçte yanlış antibiyotik kullanımı ise ciddi bir halk sağlığı sorununa dönüşüyor. Mikrobiyoloji Doktoru Defne Talipoğlu Sahillioğlu kış aylarında artan hastalıklar, antibiyotik direnci ve mikroorganizmalarla mücadelede dikkat edilmesi gereken noktaları anlattı.
ANTİBİYOTİK DİRENCİ SESSİZ BİR TEHDİT
Antibiyotik direncinin günümüzün en büyük sağlık sorunlarından biri olduğuna vurgu yapan Dr. Defne Talipoğlu Sahillioğlu, bu sorunun yanlış ve gereksiz antibiyotik kullanımından da kaynaklanabileceğini belirtti. Sahillioğlu'na göre en önemli önlem akılcı antibiyotik kullanımı.
Sadece hekimin reçete ettiği durumlarda antibiyotik kullanılmasının hayati önem taşıdığını ifade eden Sahillioğlu şunları söyledi:
“Artan antibiyotikleri saklamamak, başkalarıyla paylaşmamak ve ilacı mutlaka uygun doz ve sürede tamamlamak gerekir”
Her enfeksiyonun antibiyotikle tedavi edilmediğini hatırlatan Sahillioğlu, grip ve soğuk algınlığı gibi yaygın kış hastalıklarının viral kökenli olduğunu ve antibiyotiklerin bu hastalıklarda etkisiz olduğunu vurguladı.
Gereksiz antibiyotik kullanımının bakterilerde direnç mekanizmalarını tetiklediğini dile getirdi. Bu direncin bakteriler arasında gen aktarımıyla yayılabildiğini ve zamanla toplum genelinde ciddi bir döngü oluşturduğunu söyledi.
Dirençli bakterilerin bir hastadan diğerine temas yoluyla bulaşabildiğini aktaran Sahillioğlu, “Bu durum ileride hastanın enfekte olması halinde kullanılabilecek antibiyotiklerin sınırlı olmasına ve hastalığın seyrinin olumsuz etkilenmesine neden oluyor” ifadelerini kullandı.
MİKROORGANİZMALAR HER YERDE: HEPSİ DÜŞMAN DEĞİL
Günlük yaşamda mikroorganizmalarla temasın kaçınılmaz olduğunu belirten Dr. Sahillioğlu bunun her zaman olumsuz bir durum anlamına gelmediğini paylaştı.
Dokunduğumuz yüzeylerden soluduğumuz havaya kadar her yerde mikroorganizmaların bulunduğunu ifade eden doktor, hatta insan vücudunun da kendi doğal florasına sahip olduğunu hatırlattı.
Sindirim sisteminde, ağızda ve deride bulunan bu mikroorganizmaların vücudumuzla uyum içinde yaşadığını söyleyen Sahillioğlu sözlerine şunları ekledi:
“Bunlar normalde kolonize olmuş durumdadır ve her zaman zararlı değildir. Aksine, vücudun dengesini korumada önemli roller üstlenirler.”
Ancak gereksiz antibiyotik kullanımının faydalı bakterileri de yok ettiğine dikkat çekti. Bunun sonucunda vücudun patojen yani hastalık yapıcı mikroorganizmalara daha açık hale geldiğini belirtti.
MİKROBİYOLOJİ UZMANLIĞININ AVANTAJLARI
Sahillioğlu, mikrobiyoloji doktorluğunu diğer tıp alanlarından ayıran özelliğin laboratuvar temelli çalışmak olduğunu dile getirdi:
“Mikrobiyoloji uzmanlığı aslında daha çok hastalık etkenlerini mikroorganizma düzeyinde inceleyen bir bilim tadı. Diğer branşlardan farklı olarak aslında laboratuvar temelli çalışmakta. Hastadan çok hastalığa neden olan mikroorganizmaların nasıl çalıştığını inceliyoruz ve bu konu hakkında tanı ve tedavide rol oynamaktayız.”
Akademik ve araştırma avantajlarını da paylaşan Sahillioğlu, “Akademik ve araştırma odaklı kariyer seçeneklerinde çok geniş olanaklara sahibiz. Çünkü türlü türlü mikroorganizmalar, türlü türlü dirençler, türlü türlü hastalıklar ve daha bilmeyen birçok şey var bu mikrobiyoloji alanında” dedi.
EN SIK KARŞILAŞILAN ENFEKSİYONLAR VE KORUNMA YOLLARI
Sahillioğlu mikrobiyoloji doktoru olarak en çok hasta örnekleriyle ilgilendiklerini söyledi:
“En çok aldığımız örnek türlerine idrar örnekleri verebiliriz ya da solunum yollarıyla ilgili örnekleri verebiliriz. Solunum yolu enfeksiyonları, idrar yolu enfeksiyonları, bunun yanında sindirim sistemi enfeksiyonlarının da sık ya da bunlara sebep olabilecek hasta örneklerine sıkça rastlamaktayız.”
Korunma yollarını da paylaşan Sahillioğlu, “Hijyen kurallarına dikkat edilmeli. Bununla birlikte hastanede izolasyon ve sterilizasyon da önemli bir madde. Bir hastadan başka bir hastaya giderken elini dezenfekte etmek, eldivenini değiştirmek aslında her zaman dikkat edilmesi gerekenlerden. Güvenli gıda ve bol su tüketimi de alınabilecek önlemler arasında” şeklinde konuştu.




