İzmir’de kamuoyunu sarsan olayda yeni bir hukuki gelişme yaşandı. Boşanma sürecindeki eşini görüntülü arayarak çocuğunun boğazına bıçak dayadığı iddiasıyla tutuklu yargılanan Ş.A. hakkında mahkeme tarafından verilen adli kontrollü tahliye kararına İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz etti. Savcılık, kararın hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle tutukluluğun devamını talep etti.

İFADESİNDE "BIÇAĞI BOĞAZINA DAYAMADIM" DEDİ
İzmir 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, müşteki F.C. SEGBİS aracılığıyla katılırken, tutuklu sanık Ş.A. ve taraf avukatları duruşma salonunda hazır bulundu. İlk duruşmada söz alan sanık, olayların bu noktaya gelmesinden eşini sorumlu tuttu. Ş.A., eşinin kendisini aldattığını ve psikolojik baskı uyguladığını iddia ederek, “Bir anlık öfke yaşadım. Ne yaptığımı bilmiyordum. Pişmanım. Ancak bıçağı kesinlikle çocuğumun boğazına dayamadım” savunmasını yaptı. Önceki ifadeleriyle çelişkileri hatırlatılan sanık, bu kez “Bir anlık sinirle kendime ve çocuklarıma zarar verme düşüncesine kapıldım” dedi. Sanığın avukatı ise müvekkilinin kısa süre önce resmi olarak boşandığını mahkemeye bildirdi.
ANNEYE CANLI CANLI İZLETTİ
Mahkemede söz alan müşteki F.C. ise sanığın uzun süredir kendisine şiddet uyguladığını ileri sürdü. Ayrılmak istediğinde tehdit edildiğini belirten F.C., yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
“Beni defalarca ölümle tehdit etti. Daha önce benim de boğazıma bıçak dayadı. Çocukları öldüreceğini çevresine söylüyordu. Gizlilik kararı aldırıp yeni bir eve taşındım. Bankadayken beni görüntülü aradı. Telefonu çocuğumun yüzüne tuttu ve ‘Boğazını keseceğim, canlı canlı izle’ dedi. Görüşmeyi kayda alıp hemen emniyete başvurdum.”

MAHKEMEDEN EV HAPSİ, SAVCILIKTAN İTİRAZ
Mahkeme heyeti, sanığın mevcut tutukluluk halinin sona erdirilmesine ve “ev hapsi” şeklinde adli kontrol uygulanarak tahliyesine karar verdi. Ancak bu kararın ardından İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı devreye girdi. Savcılık tarafından yapılan yazılı açıklamada, dosyada yer alan deliller, isnat edilen suçun ağırlığı, suçun niteliği ve öngörülen ceza sınırları dikkate alındığında tahliye kararının usul ve yasaya aykırı olduğu belirtildi. Bu gerekçelerle tahliye kararına itiraz edildiği duyuruldu.
Başsavcılık açıklamasında ayrıca önemli bir detaya da yer verildi. Sanık Ş.A.’nın başka suçlardan kesinleşmiş hükmü bulunduğu için, adli kontrollü tahliye kararına rağmen cezaevinden serbest bırakılmadığı ifade edildi.

DOSYA MAHKEMELER ARASINDA GİTTİ GELDİ
Olayın ardından hazırlanan iddianamede, Ş.A. hakkında çocuğuna yönelik “kasten yaralama” ve “silahla tehdit”, eşine yönelik ise “silahla tehdit” suçlarından toplam 8,5 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Dosya ilk olarak İzmir 29. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmüş, ancak görevsizlik kararıyla ağır ceza mahkemesine gönderilmişti. İzmir 18. Ağır Ceza Mahkemesi de dosyada tehdit suçunun bulunduğunu belirterek yeniden görevsizlik kararı vermiş, yaşanan yetki tartışması İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne taşınmıştı. Bölge Adliye Mahkemesi 23. Ceza Dairesi, suçun “kasten öldürmeye teşebbüs” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine hükmederek dosyayı yeniden ağır ceza mahkemesine gönderdi.
ÇOCUKLAR KORUMA ALTINA ALINDI
Olayın ardından sanığın yanında bulunan çocukların Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü tarafından koruma altına alındığı açıklanmıştı. Davaya ilişkin yargı süreci ise İzmir 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor.




