Danıştay, İstanbul’da bir ailenin zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi (DKAB) dersinden muafiyet talebini reddetti. Yüksek Mahkeme, söz konusu dersin anayasal dayanağa sahip olduğunu ve laiklik ilkesine aykırılık taşımadığını açıkladı.
İstanbul’da 2017 yılında ilkokul 4. sınıfa devam eden çocukları için İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne başvuran bir aile, DKAB dersinden muafiyet istemişti. Ancak müdürlük, dersin zorunlu olduğu gerekçesiyle bu talebi kabul etmedi. Aile, kararın ardından yargı yoluna başvurdu.
Dava sürecinde dosyayı inceleyen Danıştay 8. Dairesi, 2022 yılında başvuruyu reddetti. Ailenin bu karara yaptığı temyiz başvurusu ise Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na taşındı. Kurul, oy çokluğuyla muafiyet talebini ikinci kez reddetti.
ANAYASA’YA UYGUNLUK VURGUSU
Kurulun gerekçeli kararında, DKAB dersinin Anayasa’nın 24. maddesine dayandığı belirtildi. Mahkeme, dersin “meşru toplumsal amaçlar” doğrultusunda müfredatta yer aldığını ifade etti. Kararda ayrıca, ebeveynlerin çocuklarının eğitiminde dini inançlarına uygun talepte bulunabilmesinin, Anayasa hükümleri çerçevesinde sınırlanabileceği kaydedildi.
LAİKLİK İLKESİ İHLAL EDİLMİYOR
Kararda dikkat çeken bir diğer husus ise laiklik ilkesine ilişkin değerlendirme oldu. Devletin din kültürü öğretimini gözetim altında sunmasının laiklik ilkesiyle bağdaşmayan bir durum olmadığına işaret edildi.
DİNİ İSTİSMAR RİSKİNE KARŞI ZORUNLU DERS
Yüksek Mahkeme, DKAB dersinin zorunlu olmasının gerekçeleri arasında dini istismarı önleme amacını da gösterdi. Buna göre, ders kapsamında verilen bilgiler, dini inançların suistimal edilmesine karşı bir koruma mekanizması işlevi görüyor.
ÇOĞUNLUK İNANCI VE MÜFREDAT
Mahkeme kararında müfredatta çoğunluk inancına ağırlık verilebileceği, bunun diğer inançlara karşı bir saygısızlık oluşturmadığı da ifade edildi.
Bu kararla birlikte Türkiye’de ilkokul ve liselerde okutulan zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin hukuki meşruiyeti yeniden vurgulanmış oldu. Danıştay, söz konusu dersin din eğitimi değil, din kültürü aktarımı olduğunu ve anayasal sınırlar içinde uygulandığını da karar metninde belirtti.