Kağıt üstünde düşen enflasyon, halkın cebinde yükseliyor…
Ülkemizde uzun süredir devam eden ekonomik dar boğazın aşılması için göreve getirilen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, uluslararası deneyimi, finans ve bankacılık alanındaki uzmanlığı ve geçmişteki başarılarıyla toplumda büyük bir umut yaratmıştı.
Ekonomi yönetimi, Şimşek’in öncülüğünde hazırlanan Orta Vadeli Program (OVP) ile yeni bir yol haritası belirledi. Özellikle Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasının yarattığı yükü hafifletmek, yüksek faiz maliyetini azaltmak ve piyasada disiplin sağlamak amacıyla önemli adımlar atıldı.
Ancak enflasyonla mücadelede izlenen sıkı para politikası, toplumun geniş kesimlerinde beklenmedik bir ekonomik baskı oluşturdu. Kredilerden kredi kartlarına, lüks tüketime kadar birçok alanda kısıtlamalar getirildi. Enflasyonu tetikleyen her türlü likidite kaynağı donduruldu.
Vatandaş kemer sıkmaya razıydı ama bir soru herkesin aklındaydı: “Kamu da kemer sıkacak mı?”
Tepkiler üzerine kamu harcamalarında tasarruf genelgeleri yayımlandı. Fakat uygulamalar, sahada beklenen etkiyi göstermedi.

Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadelede Sert Adımlar
Bakan Şimşek bu süreçte kayıt dışı ekonomiyle mücadeleyi hızlandırdı. Ancak atılan adımların bir kısmı reel sektörde tedirginlik yarattı:
- İşletmeler için elektronik defter zorunluluğu getirildi.
- Basit usul kaldırılarak küçük esnaf gelir vergisi kapsamına alındı.
- Çoğu kalemde vergi oranları artırıldı.
- E-haciz uygulamalarıyla banka hesapları bloke edildi.
- Maliye personeli bazı işletmelerde kasiyer gibi çalıştırılarak satışları denetledi.
- Fiş almayan vatandaşa ceza, fiş vermeyeni ihbar edene ödül sistemi devreye sokuldu.
- “Kurgan” isimli yapay zekâ uygulamasıyla, henüz yasal bir inceleme yapılmadan bazı firmalar “riskli” olarak işaretlendi. Bu da ticari hayatı zora soktu ve hukuki meşruiyet tartışmalarını beraberinde getirdi.
Ama Yapılmayanlar Daha Fazla!
Tüm bu önlemler alınırken, ekonominin bel kemiği olan üretim ve istihdamın geliştirilmesi için gerekli adımlar atılmadı:
- Üretim artmadı, istihdam genişlemedi.
- Tarım ve hayvancılık yeterli destek görmedi.
- Yeraltı kaynakları etkin biçimde ekonomiye kazandırılamadı.
- Kişi başı gelir artmadı, konut fiyatları ve kiralar düşmedi.
- Vatandaş ne ev sahibi olabildi ne de tasarruf yapabilir hale geldi.
- Günlük yaşamda simitten arabaya, sigaradan telefona kadar her şeye zam geldi.
“Çok kazanandan çok, az kazanandan az alacağız” sözü bir kez daha kâğıt üzerinde kaldı.
Bugün gazeteler “Şirket sahipleri dayanacak gücümüz kalmadı” başlıkları atıyor. Çünkü reel sektör artık nefes alamıyor.
Sonuç: Kağıt Üstünde Başarı, Sokakta Umutsuzluk
Esnafa, çalışana, emekçiye kötü ekonominin faturasını keserek hiçbir şeyin düzelmesi mümkün değil.
Enflasyonun tek haneye düşmesi belki istatistiksel bir başarı olarak görülebilir, ancak halkın cebinde bu rakamın hiçbir anlamı yok.
Toplumun alım gücü tükenmiş, psikolojisi yıpranmış, geleceğe olan inancı azalmıştır.
Ekonominin yeniden canlanması için:
- Üretim ve istihdam odaklı politikalar geliştirilmeli,
- Yatırım teşvikleri hızla devreye alınmalı,
- Şirketler düşük faizli krediye erişebilmelidir.
- Maliye, esnafın üzerindeki yükü hafifletmeli,
- Kamu borçları için yeni yapılandırma fırsatları sağlanmalıdır.
Aksi takdirde, evet, belki enflasyon tek haneli olacak…
Ama bu kez çok daha büyük ekonomik ve siyasi krizlerin yaşanması kaçınılmaz olacaktır.