İngiltere ile Almanya, antlaşmada taraflardan birine yönelik bir saldırı durumunda karşılıklı savunma taahhüdünde bulunuyor. Bu hükümle birlikte, NATO'nun kuruluş sözleşmesindeki beşinci maddeye olan sadakatlerini de net şekilde ifade ediyorlar.
İngiltere Başbakanı Keir Starmer ile Almanya Başbakanı Friedrich Merz tarafından imzalanan metin, Avrupa güvenlik mimarisi açısından yeni bir dönemin işaretlerini taşıyor. Merz, imza töreninde yaptığı konuşmada, "Bu yalnızca Ukrayna'ya değil, Avrupa'daki barışa ve düzene yönelik bir tehdit algısına karşı atılmış önemli bir adımdır" dedi.
ALMANYA VE FRANSA’YLA ART ARDA İŞBİRLİĞİ
Antlaşma, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un İngiltere ziyareti sonrasında geldi. Öte yandan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un kısa süre önceki İngiltere ziyareti sırasında, nükleer caydırıcılığın koordinasyonunu amaçlayan Northwood Deklarasyonu İngiltere ve Fransa arasında imzalanmıştı. Bu tür anlaşmalar, Avrupa’daki üç büyük ülkenin savunma alanında daha yakın bir iş birliğine yöneldiğini gösteren son gelişmeler arasında yer alıyor.
Avrupa ülkeleri artık yalnızca ABD’nin sağladığı güvenlik teminatlarına dayanmak yerine, ikili ittifaklarla yeni güvenlik mekanizmaları oluşturma eğiliminde.
SAVUNMADAN GÖÇ POLİTİKASINA GENİŞ YELPAZE
Kensington Antlaşması sadece askeri işbirliğini kapsamıyor. İki ülke, yasa dışı göçle mücadele, bilimsel projelerde ortaklık ve ekonomik kalkınma gibi başlıklarda da kapsamlı bir iş birliği planı üzerinde uzlaştı.
Antlaşma kapsamında Almanya'nın Manş Denizi üzerinden yapılan kaçak geçişleri engellemek amacıyla yıl sonuna kadar küçük botların depolandığı alanlara müdahale etmesi bekleniyor. Ayrıca iki ülke, gençler arasında öğrenci değişimi ve okul gezileri ile Londra-Berlin direkt tren hattı gibi ulaşım projelerine de yer veriyor.
SAVUNMA SANAYİİNDE ORTAK ÜRETİM PLANI
Her iki ülkenin, savunma ihracatında karşılıklı kolaylaştırıcı düzenlemelere gitmesi ve üretim kapasitesini artırması hedefleniyor.
Bu gelişmeler, hem İngiltere hem de Almanya’nın güvenlik alanında stratejik bir ortaklık kurma niyeti taşıdığını ortaya koyuyor. Antlaşma, iki ülkenin uluslararası tehdit algısında benzer bir pozisyonda durduğunu ve bu doğrultuda hareket ettiğini gösteren somut bir adım olarak kayda geçti.
