Ankara’da artan akran zorbalığı ve öğretmene yönelik saygısızlık vakalarını değerlendiren Psikolog Ayça Atılgan, çocukların bastırılmış duygularının okul ortamında davranışa dönüştüğünü belirterek, disiplin süreçlerinin tek başına çözüm olmadığını vurguladı.

Yaşanan gelişmelerin ardından TED Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunu Psikolog Ayça Atılgan ile görüştük.

Atılgan, okullarda yaşanan şiddet ve zorbalık vakalarının yalnızca disiplin başlığı altında ele alınmasının eksik kalacağını belirterek, “Son dönemde bu vakaların artışını yalnızca disiplin sorunu olarak ele almak yetersiz kalır. Çocuk ve gençlerin duygularını tanıma, ifade etme ve düzenleme becerilerinde ciddi zorlanmalar yaşadığını görüyoruz” dedi.

Atılgan, özellikle öfke, hayal kırıklığı ve değersizlik gibi duyguların sağlıklı biçimde ifade edilemediğinde davranış yoluyla dışa vurulduğuna dikkat çekerek, yaşanan tabloyu bireysel değil, toplumsal bir uyarı olarak değerlendirdi. “Bu tablo aynı zamanda yetişkin otoritesinin ve sınırların belirsizleştiği bir toplumsal iklime işaret ediyor. Çocuk kendini güvende hissetmediğinde ya da duyulmadığını düşündüğünde, gücü zorbalık yoluyla elde etmeye çalışabiliyor” ifadelerini kullandı.

"ÖĞRETMEN KISA SÜRELİ BİR ÜSTÜNLÜK ALANINA DÖNÜŞEBİLİYOR"

Öğretmene yönelik alay ve baskı davranışlarının arkasındaki psikolojik dinamiklere değinen Atılgan, bu tutumların çoğu zaman güç kazanma ihtiyacından beslendiğini söyledi. Atılgan, “Kendi hayatında söz hakkı olmadığını hisseden ya da değersizlik yaşayan bir öğrenci, öğretmeni hedef alarak kısa süreli bir üstünlük hissi yaşayabilir. Bazı öğrenciler için öğretmen, evde ya da sosyal çevrede ifade edilemeyen öfkenin yöneltildiği güvenli bir hedef hâline gelir” dedi.

Bu tür olayların öğretmenler üzerinde ciddi psikolojik sonuçlar doğurduğunu belirten Atılgan, “Sürekli saygısızlık ve tehdit algısıyla karşılaşmak, zamanla kaygı artışı, tükenmişlik ve mesleki motivasyon kaybına yol açabilir. Kendini güvende hissetmeyen bir öğretmenin sınıf içindeki varlığı da doğal olarak etkilenir” değerlendirmesinde bulundu.

Hodgkin lenfoma nedir, belirtileri, nedenleri ve tedavi yöntemleri nelerdir?
Hodgkin lenfoma nedir, belirtileri, nedenleri ve tedavi yöntemleri nelerdir?
İçeriği Görüntüle

"ŞİDDET DAHA ERKEN YAŞLARA İNDİ"

Şiddetin ve zorbalığın ilkokul yaşlarına kadar inmesinin kaygı verici olduğunu vurgulayan Atılgan, “Bu durum çocukların empati, duygu düzenleme ve sınır farkındalığı gibi temel becerilerinin yeterince gelişmediğini düşündürüyor. ‘Yaşı küçük’ diyerek geçiştirilen davranışlar, ileriki dönemlerde ilişkisel sorunların zeminini hazırlayabilir” diye konuştu.

"AİLE ORTAMI VE DİJİTAL İÇERİKLER ETKİLİ"

Aile tutumlarının ve sosyal medyanın etkisine de dikkat çeken Atılgan, “Evde öfkenin bağırarak ifade edildiği, sorunların çatışmayla çözüldüğü ortamlarda büyüyen çocuklar bunu normal bir ilişki biçimi olarak içselleştirebilir. Şiddetin mizah ya da güç unsuru olarak sunulduğu dijital içerikler de bu davranışların olağanlaşmasına yol açıyor” dedi.

“CEZA DAVRANIŞI BASTIRIR NEDENİ ORTADAN KALDIRMAZ"

Disiplin süreçlerinin gerekli olduğunu ancak tek başına yeterli olmadığını vurgulayan Atılgan, psikolojik destek mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi:
“Ceza davranışı bastırabilir fakat davranışın altında yatan duygusal nedenleri ortadan kaldırmaz. Çocuğun öfkesini sağlıklı yollarla ifade edebilmesi, problem çözme ve duygu düzenleme becerilerinin desteklenmesi uzun vadede çok daha etkili sonuçlar doğurur.”

Atılgan, okullarda yalnızca akademik başarıya değil, duygusal gelişime de alan açılması gerektiğini vurgularken; velilere ise çocuklarının ani öfke patlamaları, içe kapanma ve saldırgan davranışlarını ciddiyetle ele almaları çağrısında bulundu.

Muhabir: SEVGİ GÜLDOĞAN