Almanya Başbakanı Friedrich Merz, yeni yıl dolayısıyla yayımladığı videolu mesajda, Rusya-Ukrayna savaşının devam ettiğine dikkat çekti. Merz, "Giderek daha net bir şekilde görüyoruz ki Rusya’nın saldırısı, tüm Avrupa’ya yönelik bir planın parçasıydı ve hala da öyle. Almanya, her gün sabotaj, casusluk ve siber saldırılara maruz kalıyor" dedi.
Konuşmasına, ülke olarak önemli siyasi kararların alındığı bir yılın sona erdiğine değinerek başlayan Merz, "Dünyamız baş döndürücü bir hızla değişiyor ve bu değişim hepimizin hayatını etkiliyor. Avrupa’da korkunç bir savaş sürüyor. Bu savaş, özgürlüğümüzü ve güvenliğimizi doğrudan tehdit ediyor. Rusya, Ukrayna’ya karşı saldırgan savaşını azalmayan bir şiddetle sürdürüyor. Ukraynalılar, üst üste dört yıldır en olumsuz şartlar altında birçoğu elektriksiz, roket yağmuru altında, arkadaşları ve aileleri için korku içinde yeni yılı kutlayacaklar. Bu, bizi etkilemeyen uzak bir savaş değil. Çünkü giderek daha net bir şekilde görüyoruz ki Rusya’nın saldırısı, tüm Avrupa’ya yönelik bir planın parçasıydı ve hala da öyle. Almanya da her gün sabotaj, casusluk ve siber saldırılara maruz kalıyor" ifadelerini kullandı.
'CAYDIRICILIĞIMIZI ARTIRMALIYIZ'
Başbakan Merz, Avrupa ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ilişkilerin değiştiğine vurgu yaparak, "Uzun zamandır güvenliğimizin güvenilir garantörü olan Amerika Birleşik Devletleri ile ortaklığımız da değişiyor. Bu, biz Avrupalılar için, çıkarlarımızı çok daha güçlü bir şekilde kendi başımıza savunmamız ve ortaya koymamız gerektiği anlamına geliyor" dedi. Merz, dünyada ve Almanya’da yaşanan gelişmelerin bir paradigma değişiminin ortasında olduğumuzu gösterdiğini belirterek, "Bu zorlukların her birinin üstesinden kendi çabalarımızla gelebilecek güce sahibiz. Dış şartların kurbanı değiliz. Süper güçlerin oyun topu değiliz. Ellerimiz bağlı değil. Bu nedenle, korku ve umutsuzluğa değil, ne kadar büyük olursa olsun her türlü zorluğun üstesinden gelebileceğimize olan güvenimize ve inancımıza göre hareket edelim. Savunmamızı güçlendirmek için gerekli mali kaynakları oluşturduk. Gerekli yatırımları mümkün kılmak için anayasamızı değiştirdik. Gönüllü askerlik hizmetiyle bir ulus olarak kendimizi savunmaya hazır olduğumuzu gösteriyoruz. Dünyanın belirsizliği karşısında birçok vatandaşın barış konusunda endişeli olduğunun farkındayım. Güvenli bir ülkede yaşıyoruz. Bunun böyle kalmasını sağlamak için caydırıcılık kapasitemizi geliştirmeliyiz. Kendimizi savunabilmek istiyoruz ki, kendimizi savunmak zorunda kalmayalım" dedi.
'KORUMACILIĞA DÖNÜŞ BAŞLADI'
Küresel ekonomik gelişmelere de değinen Merz, "Küresel ekonomide korumacılığa dönüşe tanık oluyoruz. Ham maddelere olan stratejik bağımlılığımız, çıkarlarımıza karşı giderek daha fazla siyasi bir koz olarak kullanılıyor. Bu jeopolitik çalkantılar refahımızı büyük ölçüde etkiliyor ve biz bir ihracat ülkesi olarak bunu şiddetli bir şekilde hissediyoruz.
Bu durumda, ekonomimizin yenilikçi gücüne ihtiyacımız var. Ancak iç reform tıkanıklığı, şirketlerimizin potansiyelini felç ediyor, uluslararası alanda rekabet etmeleri giderek zorlaşıyor" diye konuştu. İç politikaya ilişkin olarak da hükümetin emeklilik reformu başta olmak üzere sosyal politikalar alanındaki adımlarını anlattı. Merz, "Zorluklar sosyal politikalarda da açıkça görülmektedir; toplumumuz yaşlanıyor. Bu nedenle, önümüzdeki yıl sosyal güvenlik sistemlerimizde tüm nesillerin ihtiyaçlarını adil bir şekilde uzlaştıran yeni bir denge kurmak çok önemli olacaktır" dedi.
Göreve geldikten sonra düzensiz göçü azaltmak için Almanya’da ve Avrupa’da önemli kararlar aldıklarını belirten Merz, "Ülkemize kimin geleceğine ve kimin gitmesi gerektiğine kendimiz karar veriyoruz. Yasal ve düzenli göç için yeni teşvikler oluşturduk. Aynı zamanda yasa dışı ve düzensiz göç yollarını kapattık. Bizim için insanlık ve düzen aynı madalyonun iki yüzüdür" ifadelerini kullandı. Başbakan Merz, konuşmasını şöyle tamamladı: "2026 yılı yeni başlangıçların yılı olabilir. Almanya ve Avrupa’nın, yenilenmiş bir güçle, on yıllarca süren barış, özgürlük ve refahın üzerine inşa edeceği bir yıl olabilir. Bunun için kendimize, cesaretimize ve enerjimize güvenmeliyiz. Korku tellallarına ve kötümserlere kulak asmayalım. Bunun yerine, kendimize ve demokratik süreçlerimize güvenelim."





