Güney Kafkasya, 8 Ağustos’ta Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Beyaz Saray’da, ABD Başkanı Donald Trump’ın huzurunda imzaladığı barış deklarasyonu ile yeni bir döneme girmiştir.

I. Karabağ Savaşı’nda Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal eden Ermenistan’ın, yaklaşık 30 yıl sonra II. Karabağ Savaşı’nda Azerbaycan’ın zaferiyle hukuksuz işgaline son verilmiştir.

44 gün süren savaş sonunda Moskova’da taraflar arasında bir deklerasyon imzalanarak, artık gözler barış ve iş birliği fırsatlarına çevrilmiştir. Azerbaycan ile Nahçıvan’ı bağlayan ve Ermenistan topraklarından geçen, Hazar Doğu-Batı Geçişli Orta Koridor olarak da bilinen Zengezur Koridoru; lojistik, enerji ve ekonomi alanlarında birçok potansiyel barındırmaktadır. Kafkasya’da sürdürülebilir barışın tesisi için alınan yetersiz önlemler, büyük güçlerin müdahale ihtimalleri ve jeopolitik çıkar çatışmaları, projenin uzun süre hayata geçirilememesine neden olmuştur.

Ancak 8 Ağustos’ta duyurulan deklarasyon kapsamında taraflar birbirlerine karşı taahhüt ederek AGİT Minsk Grubu’nun feshi için başvurular yapmış, sınırlarda ve içişlerine karışmama konularında düzenlemeler yapılmıştır. Bu gelişmelere ek olarak, ABD başkanı Donald Trump, Zengezur koridoru için uluslararası barış ve refah için Trump yolu (TRIPP) projesinde, iki ülke liderlerinin onaylarını almıştır. Proje kapsamında Koridor’un Ermenistan topraklarından geçen kısmının işletmesi, 99 yıllığına ABD’Ye kiralanmıştır. ABD’nin, bu bölgedeki malların geçiş ve idaresini bu proje ile kontrol etme hakkına sahip olması öngörülmektedir.

Öte yandan, bölgeyi dış politikasında tarihi yayılım alanı olarak gören Rusya, bölgeye gelme ihtimali olan dış güçlere olumsuz bakmaktadır. Azerbaycan ile son zamanlarda uçak düşürme krizi ve Sputnik çalışanlarının gözaltına alınması gibi sebeplerle kopma noktasına gelen ilişkilerin, bu proje ile daha da gerginleşmesi beklenmektedir. Ancak bölgeyi ekonomik olarak kalkındıracak ve savaş sonrası iki devletin de ekonomi ve turizmini canlandırarak altyapı çalışmalarına katkı sağlayacak olan koridor, Türkiye’yi de bölgedeki lojistik ağın vazgeçilmez bir unsuru yapma potansiyelidir.

Bu proje ile, Doğu ile Batı arasında kilit bir konuma olan Türkiye’nin önemi artacaki Doğu Anadolu bölgesi illerimizden Ağrı, Kars ve Iğdır (Dilucu) ekonomik olarak büyük bir kalkınmaya şahit olacaktır. Aynı zamanda Karabağ Savaşı’nda Azerbaycan’a diplomatik ve manevi desteklerde bulunan Türkiye’nin uluslararası etkinliğinin artması da gündeme gelecektir. Ermenistan ile 1915 olayları ve Bakü’ye verilen destek nedenleriyle gerilen ilişkilerde normalleşme dönemine girilmiş, geçtiğimiz ay Türkiye’yi ziyaret eden Ermenistan Başbakanı Paşinyan ile ilişkiler gelişerek normalleşme sürecine katkı sağlayacaktır.

Bakü Limanı’ndan Karadeniz limanlarına uzmana projede, Türkiye’nin deniz ve kara yolu için transit öneminin artması, ekonomisinin kalkınması ve bölge devletleriyle iş birliğinin derinleşmesi beklenmektedir. Daha önce kara yolu bağlantısı ve enerji güzergahı Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) hattı ile büyük ölçüde Gürcistan’dan sağlanmaktaydı. Bu güzergahın artık Zengezur koridoru üzerinden geçme ihtimali, Gürcistan’ın devreden çıktığı bir senaryoyu gündeme getirmektedir.

Aynı zamanda Koridor’un sınırlarından geçeceği bir başka ülke olan İran, koridorun açılmasına karşı mesafeli bir duruş sergilemektedir. Zira bölgenin transit ülkesi olarak bu konumun stratejik önemini sürdürmeyi hedeflemektedir. Ancak Zengezur Koridoru’nun bölgeye ABD kontrolünü getirebileceği endişesi ve Tahran’ın geçiş güzergahları üzerindeki jeostratejik ve ekonomik özelliğinin azalmasının gündeme gelmesi, İran ile sınır bağının zayıflama ihtimalini doğurmaktadır.

Tüm bu gelişmelerin ışığında Kafkasya bölgesi, nispeten istikrara kavuşacağı ekonomi-politik olaylara sahne olmaktadır. Türkiye, dost ve kardeş ülke Azerbaycan’ı diplomatik ve manevi olarak desteklerken, bölgesel iş birlikleri yapmaktan büyük memnuniyet duymaktadır. Bölgede ve küresel arenada her zaman iş birliği ve dostane bir tutumdan yana olduğunun altını çizen Ankara, bölge devletleriyle denge siyaseti izlerken, istikrarlı bir Kafkasya’yı da destekleyeceği yönünde açıklamalar yapmaktadır.