Kafkasya coğrafyasında stratejik öneme sahip her toprak parçası, aynı zamanda çok katmanlı bir tarihî hafızayı da barındırır. Bu bağlamda Zengezur bölgesi, yalnızca bir coğrafi geçiş noktası değil, aynı zamanda yüzyıllık siyasi kırılmaların ve jeopolitik hesaplaşmaların da merkezinde yer almaktadır.
20. yüzyılda Nahçıvan’ın Azerbaycan’a bağlı özerk bir cumhuriyet statüsü resmen tanınmış olsa da, pratikte bu bölgeye kara yolu ile ulaşım hakkı engellenmiştir. Azerbaycan ile Nahçıvan arasındaki kara bağlantısının kesilmesiyle birlikte, Zengezur’un stratejik önemi yeni bir boyut kazanmıştır. Bu durum neticesinde Azerbaycan’ın iç bütünlüğünü değil, aynı zamanda Türkiye’nin Türk dünyasıyla olan doğrudan kara bağlantısını da ciddi şekilde sekteye uğratmıştır. 27 Eylül 2020’de başlayan ve 44 gün süren İkinci Karabağ Savaşı, Azerbaycan’ın sahada kazandığı büyük başarıdır. Bu süreçte Azerbaycan, uzun yıllar Ermenistan işgali altında kalan topraklarının önemli bir kısmını yeniden kontrolü altına almayı başarmıştır. Savaşın ardından 10 Kasım 2020 tarihinde Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya arasında imzalanan üçlü bildirge, sadece ateşkesin sağlanmasını değil, aynı zamanda bölgedeki siyasi ve ekonomik dengeleri yeniden şekillendirecek bir dizi hükmü de içermektedir. Bu bildirgenin en dikkat çekici unsurlarından biri, 9. maddede yer alan Zengezur Koridorudur. Söz konusu koridor, Azerbaycan’ın batı bölgeleri ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasında doğrudan bir kara bağlantısı kurulmasını öngörmektedir. Bu koridorun hayata geçirilmesi, sadece Azerbaycan’ın iç ulaşımını kolaylaştırmakla kalmayacak, aynı zamanda Türk Dünyası’nın coğrafi bütünlüğünü sağlamada ve ekonomik entegrasyonunu derinleştirmede kilit bir rol üstlenecektir.
Bugün Türkiye, Azerbaycan ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri açısından Zengezur Koridoru, yalnızca bir ulaşım güzergâhı olarak değil, aynı zamanda enerji, savunma, ticaret ve kültürel entegrasyon alanlarında da hayati öneme sahip bir stratejik projedir. Bu koridorun işler hâle gelmesiyle birlikte Türkiye’den Nahçıvan’a, oradan da doğrudan Azerbaycan’ın batısına ve Hazar ötesi Türk Cumhuriyetleri’ne kara ve demir yolu bağlantısı sağlanabilecektir. Bu gelişme, yalnızca Türkiye ile Azerbaycan arasında kesintisiz ulaşımı mümkün kılmakla kalmayacaktır. Aynı zamanda Türk dünyası arasında mal, hizmet, enerji ve bilgi akışının sürekliliğini teminat altına alacaktır. Zengezur Koridoruna lojistik açıdan baktığımız zaman Orta Asya’dan Avrupa’ya kadar uzanacak yeni ve güvenli bir ticaret aksının temelini oluşturacaktır. Bu hat, Orta Koridor olarak bilinen Trans-Hazar Ulaştırma Güzergâhı’nın tamamlayıcı bir ayağı olacak; böylece Çin’den Avrupa’ya uzanan kuşakların merkezinde Türk dünyasının belirleyici bir rol üstlenmesini sağlayacaktır. Bu bağlamda, koridorun açılması, Türk dünyasının jeopolitik vizyonunu somutlaştıran, uzun vadeli entegrasyon hedeflerini mümkün kılan tarihsel bir eşik olarak değerlendirilmektedir. Zengezur Koridoru’nun önemi yalnızca ekonomik ve lojistik boyutlarla sınırlı değildir. Aynı zamanda Kafkasya’daki dengelerin yeniden şekillenmesi, bölgesel güç mücadelesinin yön değiştirmesi ve Avrasya merkezli yeni birçok kutuplu düzenin inşasında Türk dünyasının söz sahibi olabilmesi açısından da kritik bir işlev taşımaktadır.
Zengezur Koridoru, yalnızca Azerbaycan ile Nahçıvan arasında bir kara bağlantısı kurmaktan ibaret değildir. Bu koridor, koparılan tarihî bağların yeniden tesis edilmesini, Türk dünyası arasında çok boyutlu bir entegrasyonun gerçekleştirilmesini ve Kafkasya'nın geleceğinde Türk halklarının daha etkin rol almasını mümkün kılacak jeopolitik bir anahtar olarak öne çıkmaktadır.