Pratik Hayat

Ekranlar büyüdü çocuklar sokaktan çekildi! Oyun alanı yeterli olmayan kentlerde çocuk olmak mümkün mü?

Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nün raporundaki bulgular, çocukların kent yaşamındaki koşullarının ruhsal ve sosyal gelişime etkileri kapsamında psikolog Ece Erkan tarafından TÜRKINFORM muhabiri Yaren Tekin’e değerlendirildi.

Kentleşmenin hız kazandığı büyük şehirlerde çocukların park ve kamusal alanlara erişimi giderek zorlaşıyor. Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nün yayımladığı rapor, çocukların güvenlik, bakım ve tasarım sorunları nedeniyle bu alanlardan yeterince yararlanamadığını, kentle kurdukları ilişkinin zayıfladığını ve karar alma süreçlerinin dışında bırakıldıklarını ortaya koyuyor. Raporda yer alan bulguların çocukların ruhsal, sosyal ve gelişimsel sağlığı üzerindeki etkileri, psikolog Ece Erkan tarafından TÜRKINFORM muhabiri Yaren Tekin’e değerlendirildi.

RAPORUN TAMAMI İÇİN

PARK VE KAMUSAL ALANLAR ÇOCUK GELİŞİMİNİ DOĞRUDAN ETKİLİYOR

Psikolog Ece Erkan, değerlendirmesinde park ve kamusal alanların çocuk gelişimindeki rolüne dikkat çekti. Uzman, “Çocuklar için parklar ve kamusal alanlar yalnızca oyun alanı değil; sosyal becerilerin, duygusal düzenlemenin ve kimlik gelişiminin desteklendiği temel gelişim ortamlarıdır. Bu alanların yetersizliği, çocukların akranlarıyla etkileşim kurma, paylaşma, sıra bekleme, çatışma çözme gibi sosyal becerileri deneyimleme fırsatlarını azaltır” ifadelerini kullandı.

Psikolojik etkilerin de göz ardı edilmemesi gerektiğini belirten uzman, “Hareket özgürlüğünün ve spontan oyunun kısıtlanması; kaygı düzeylerinde artış, içe kapanma, sabırsızlık ve duygusal düzenleme güçlükleriyle ilişkilidir. Özellikle büyük şehirlerde çocukların doğayla ve açık alanla temasının azalması, stresle baş etme kapasitelerini de zayıflatmaktadır” dedi.

DIŞARIDA DAHA AZ VAKİT GEÇİRMENİN SAĞLIK SONUÇLARI

Güvenlik ve bakım sorunları nedeniyle çocukların dışarıda daha az zaman geçirmesinin çok yönlü sağlık riskleri doğurduğu belirtildi. Psikolog, “Dışarıda geçirilen zamanın azalması, hem fiziksel hem de psikolojik sağlık üzerinde çok boyutlu riskler doğurur. Fiziksel açıdan obezite, duruş bozuklukları, motor gelişim gerilikleri ve uyku sorunları daha sık görülür” şeklinde konuştu.

Açık alanların psikolojik işlevine de değinen uzman, “Açık havada oyun oynamak, çocuklar için doğal bir stres boşaltma ve duygu düzenleme aracıdır. Bu imkan ortadan kalktığında çocuklarda huzursuzluk, dikkat sorunları ve duygu patlamaları artabilir. Ayrıca güvenli alan eksikliği, çocuklarda çevrenin ‘tehlikeli’ olduğu algısını pekiştirerek kaygı bozukluklarına zemin hazırlayabilir” ifadelerini kullandı.

EKRANLA BÜYÜYEN ÇOCUKLARDA ÖNE ÇIKAN SORUNLAR

Açık alanlarda oyun oynayamayan ve evde teknolojik cihazlarla büyüyen çocuklarda gözlenen sorunlara da dikkat çekildi. Psikolog Erkan, “Bu çocuklarda en sık karşılaşılan sorunlar; dikkat süresinde kısalma, dürtü kontrolünde zayıflık, ekran bağımlılığına yatkınlık ve sosyal beceri eksiklikleridir” dedi.

Uzun vadeli etkilerle ilgili olarak ise, “Dijital ortamlar çocuklara hızlı ödül sunduğu için sabır, bekleme ve sıkılmaya tolerans gibi gelişimsel beceriler yeterince desteklenemez. Aynı zamanda yüz yüze etkileşimin azalması empati gelişimini olumsuz etkileyebilir. Uzun vadede bu çocuklarda yalnızlık hissi, sosyal çekingenlik ve duygusal farkındalıkta azalma görülebilmektedir” değerlendirmesinde bulundu.

ÇEVREYLE BAĞ KURAMAMAK UZUN VADEDE NEYE YOL AÇIYOR?

Çocuğun yaşadığı çevreyle kurduğu bağın önemine vurgu yapan Erkan, bu durumun aidiyet ve güven duygusuyla doğrudan ilişkili olduğunu belirtti. Uzman, “Çocuğun yaşadığı çevreyle bağ kurması, aidiyet ve güven duygusunun temelidir. Bu bağın kurulamaması, ilerleyen yaşlarda toplumsal sorumluluk bilincinin zayıflamasına, çevreye ve yaşadığı kente yabancılaşmaya yol açabilir” dedi.

Psikolojik sonuçlara ilişkin ise, “Çocuklukta güvenli ve tanıdık alanların olmaması, bireyin ileriki yaşamında kendini güvende hissetme kapasitesini de etkileyebilir. Bu durum, yetişkinlikte artan kaygı düzeyleri ve sosyal kopukluk hissiyle ilişkilendirilmektedir” ifadelerini kullandı.

ÇOCUK DOSTU KENT NASILDIR?

Çocuk dostu kentlerin temel özelliklerine de değinen Erkan, çocukların kent yaşamında aktif bireyler olarak görülmesi gerektiğini belirtti. Uzman, “Çocuk dostu bir kent; çocukların yalnızca korunması gereken bireyler değil, aktif kent sakinleri olarak görüldüğü bir kenttir” dedi.

Bu kentlerin taşıması gereken nitelikleri ise şöyle sıraladı: “Güvenli, bakımlı, erişilebilir yeşil alanlara sahip olması; farklı yaş gruplarının gelişimsel ihtiyaçlarına uygun oyun alanları sunması büyük önem taşır. Ayrıca çocukların görüşlerinin alınabildiği, karar süreçlerine sembolik de olsa dahil edildikleri bir kent yapısı, psikolojik iyi oluşu destekler. Çocuk dostu kentler, çocukların hareket etmesine, keşfetmesine, sosyalleşmesine ve kendini ifade etmesine alan açan kentlerdir.”